Peygamberimiz s.a.v Bedir savaşına giderken yanlarında 70 deve vardı.Bu develere nöbetleşe biniliyordu.Yürüme sırası Efendimiz'e  geldiğinde "sahabiler ,ya Resulüllah! Sen bin biz yürürüz demişler,Peygamberimiz bu teklifi kabul etmemişti.Yürüme konusunda hepimiz eşitiz.Ecir ve mükafat konusunda  sizlerden daha müstağni ve ihtiyaçsız değilim. Ben Allahın Resulüyüm,siz yürüyün ben binekte kalayım dememiştir.Çünkü  Resulüllah kendisini arkadaşlarından ayrı görmediği gibi aile ve akrabalarına da bir ayrıcalık vermezdi.

Kızı Hz.Fatma R.a elleri un öğütmekten,göğsü de su taşımaktan yaralanmıştı.Eşi Hz.Ali R.a Efendimize gelerek,Fatma validemiz için yardımcı talep etti. Hz.Peygamber, Hz.Ali'ye ben daha Suffe de olanların ihtiyaçlarını karşılayamamışken kızım için nasıl böyle bir şey düşünebilirim diyerek ölçüyü tekrar göstermiştir.

Peygamberimiz s.a.v kızı Hz.Fatma'yı sabah namazına kaldırırken;Fatıma canım benim,Peygamberin kızıyım diye Namazını terk etme.Efendimiz Önderimiz deki hassasiyet vurgusuna canım kurban olsun.

Bedir esirleri arasında Peygamberimizin amcası Abbas R.a da vardı.İrice ve kalıplı idi.Bundan dolayı onu daha sıkı bağlamışlardı.Peygamberimiz Gece inilti sesinden Uyuyamamıştı.Arkadaşları durumu fark ettiğinde Efendimize neden uyuyamıyorsunuz diye sorduğunda,amcam Abbasın iniltisinden dedi.Bunun üzerine bazı sahabiler gidip Abbasın ellerini çözdü. Sesin kesildiğini fark eden  Efendimiz "neden ses kesildi gelmiyor şuan da dediğinde,arkadaşları onun ellerini çözdük dediler" bunun üzerine O rahmet Peygamberi şöyle buyrudu " Bütün esirlerin iplerini çözün dedi."

Bilahare sonra esirler serbest bırakılırken  Abbas r.a Peygamberimizin amcası olduğunu öğrenmiş olan sahabeler,onun fidyesiz affedilmesini istediler.Allah elçisi,Resulü " hayır böyle bir şey olamaz,onun ödemek zorunda olduğu fidyenin tek bir dirhemi dahi bağışlanamaz."

Kureyşliler üstün olduklarını göstermek için Arafat'a çıkmazlardı.Hz.Peygamber bu hareketi Peygamberlikten önce de sevmezdi.Bunun hiç Peygamberlik öncesi ve sonrası hep Arafat'a çıkmıştı.Sahabelere de bu yönde davranmalarını söylemişti.

O asla kendisine özel bir yer ayırtmazdı.O en fakir insanların evine gider hiçbir resmiyet uygulamadan onlarla oturur yemek yer sohbet ederdi.O bir mekana girdiğinde özel bir baş köşe aramaz boş olan yere otururdu.O'nu bulunduğu yerde kişiler içinde ayırıp seçilecek şekilde durmazdı.Özel ihtimama asla müsade etmemişti.Yemeği oturarak yerde yerdi.

Hayber kalesi fethedilmiş ve toprakları vergi karşılığı bölge halkı olan Yahudiler işleyecekti.Abdullah bin suheyl ile yeğeni Muhayyise bu vergileri tahsil etmek için Hayber'e gitmişti.Yahudiler tuzak kurup Suheyl'i öldürüp şehit etmişlerdi.Muhayyise Efendimiz'e gelerek amcasının Yahudiler tarafından şehit edildiğini söyledi.Efendimiz gözünle gördün mü dedi. Muhayyise hayır görmedim deyince Adalet timsali  hak Peygamber Yahudilere ceza vermedi.Suheyl'in ailesine devlet görevlisi olduğu için ailesine yardım yapıldı.

Ütopya değil bunlar şaşırmayınız.O'nu che guevara kadar bile anlatamayan biz Müslümanlara vah ki vah.Işid,el-kaide,boko haram gibi örgütlerle İslamı yan yana getirenlere de yazıklar olsun.

Gönüller birbirinden uzaklaşıyorsa,kin nefret artıyorsa,düşmanlarının bile dostluğunu kazanan Peygamberin ümmeti olmaktan fersah fersah uzaklaşmışız demektir.Allah bizi ıslah eyleye, bizi affeyleye.