Şahısların hak hukuklarının tarafsızca savunulduğu,
belli zümrelerin menfaatlerinin korunmadığı düzeni arzu eden halklar.
Tarih boyunca insanlar birbirlerine üstünlük sağlamak adına zulümde ve vahşilikte, insafsızca ve vicdansızca fiiller içinde bulunmuşlardır.
Orta çağda kilise kaynaklı engizisyon mahkemeleri, arap yarımadasında kabilelerin kız çocuklarını diri diri gömmeleri gibi fiiller hep karşımıza çıkmıştır.
Tabiki bu örnekler tarih sahnesinde maalesef kalmadı. 1940'larda Hiroşima ve yahudi katliamları,1990'larda Saraybosna katliamları bir çırpıda akla gelen vahşetlerdir. 2014 olmuş,yeni yeni vahşetleri görsel medyadan izlerken yazılı basından okuyoruz. Boko haram, ışid, el-kaide gibi örgütler İslam adını kullanarak akıl almaz vahşetleri yapmaktadırlar.
Son yıllarda orta doğuda hakları özgürlük adı altında ülkeler üzerinde İsrail, İngiltere,Amerika merkezli büyük orta doğu projesi uygulamaya koyulmuştur. Libya,Sudan,Yemen,Mısır ve Suriye ile son halka Türkiye BOP için harmanlanmıştır.
"İnsanı yaşat ki devlet yaşasın." cümlesinin özü insan olmadan devlet olmaz demektir. Kişisel ihtiras mevki makam ve şöhret arasında sıkışmış insan görünümlü varlıklar halkları yaşatmaya değil dikta ile yönetip öldürmeyi seçmişlerdir.
Hz.peygamber kendisine zulmedenlere dahi kötülükle karşılık vermemiştir. Savaşlarda dahi aman diyenin canına zarar verilmemiş,çocuklar,yaşlılar, kadınlar özellikle korunmuştur.
Hz.peygamberin yaşadığı dinde insana zulüm,eza ve cefaya asla yer verilmemiştir. Yahudi cenazesi geçerken ayağa kalkan Peygamberi durduran sahabelere Hz.peygamber "insanda mı değil !"Diyerek ölçüyü göstermiştir.
Yaşayan kuran,yaşayan din olan Hz.Muhammed yapıp ettikleriyle insanoğluna güzel ahlakı tamamlamanın tüm örneklerini göstermiştir. Bugün adına ister sosyal halkçılık, ister özgürce yaşam, ister demokrasi denilsin tüm yollar Hz.Peygamberin yaşamı boyunca yaptıkları ve tavsiye ettiklerinin çekirdekleridir.
Gününümüz Türkiyesi ve dünyanın sorunu insan yaşamında sevginin,ahlakın ve karşılıklı anlayışın kaybolmuş olmasıdır. Çıkar ve menfaatler için makam sahiplerinin dini değerleri hiçe sayması ve hukuk tanımamazlıkları ülkelerde yaşayan halkların huzurunu ve devletine olan inancını yitirmiştir.
İnancı İslam olanların günümüzde hal ve fiilleriyle örnek olmadıkları sürece toplumda huzurun oluşması mümkün değildir.
Dağdaki kurt ırmak kenarındaki kuzuyu kaparsa bunun hesabını ben Allah'a nasıl veririm diyen Hz.Ömer'in ölçüsü yöneticilerde bu hissiyatı olması vaciptir.
Bir millet 72 fırkaya ayrılmış,gayrimeşruluklar doğal hâle bürünmüş,güçlünün zayıfı ezmesi sıradanlaşmış, hukuk arayanların hakları gasp edilmiş toplumlar bölünmeye mahkumdur.Halbuki İslam inancının olduğu toplumlarda bu tezat,vahşet, ayrılık,fitne, fesat ve kan yer almaz.