Sadece 12 Mayısta hatırlanan hemşireler,

 Her gün bin bir zahmet çile ve gayret ile sağlık hizmetlerini sunmaya devam ediyor.

Yıpranmış bedenleri, örselenmiş ruhları, kurumuş gözyaşlarına rağmen hizmete devam ediyorlar.

"Anne işe gitme bırakma diyen çocuğunu ağlayarak  bırakmak zorunda kalan Annelerdir Hemşire"

Yavrusuna sarılarak gözyaşlarını saklayıp bir taraftan emzirerek uyumasını sağlamak zorunda kalıp usulca kuzusunun yanından ayrılan kadının adıdır hemşire.

Hastanın hemşire hanım seslenişine hiç bir şeyi yokmuş gibi koşandır hemşire.

Yöneticilerin sadece yönetmek için, sürekli ezildiği fiziksel ve duygusal mobbinge maruz bırakılan kadının adıdır hemşire.

Çalışma şartlarından dolayı hastalıklara yakalanan fakat hastalıkları Meslek hastalığı dahi sayılmayan sağlık çalışanın adıdır hemşire.

Hani yardımcı hemşire statüsü çıkarılarak "Hemşireliği" hafife alıp sıradanlaştırıldığı sivil toplum kuruluşlarının ve özellikle sağlık sendikalarının sessiz kalarak izlediği meslek mağdurlarının adıdır hemşire.

Milyarlık davetler, anma ve eğlence programları yapmak, 5 yıldızlı otellerde konferanslar yapmak sağlık çalışanlarının özellikle hemşirelerin sorunlarını çözmüyor. Yıllardır aynı sorunların süslü cümlelerle söylenmesinden ziyade kökten çözümlerin uygulamaya konulması gerekir. Hali hazırda yüz bin acil hemşireye ihtiyaç varken ve yıllardır bu söylenirken neden bu acil durum bir kanun ile çözülmez anlayamıyorum. İnsana hizmet eden sağlık çalışanlarına insanca çalışma ve yaşama şartları sunmak için 1980 öncesi değer ve önemi görmek için ne yapılmalıdır. Bu teknolojik yüzyılda insanlık vicdandan yoksun, erdemden yoksun, adaletten yoksun olmamalıdır. Donanımsal ağların sorunları çözüme ulaştırma yolları daha hızlı şekilde uygulanmalıdır.  Dünün mağdurları bugünün mağruru olabilir fakat yitirilen değerlerin varlığı ile o mağdurluk sorunlarının halen her saha da devam etmesi ise ayrı bir trajik vakadır.

En en modern cihazlar ve binalar yapılabilir fakat oralara donanımlı personel yerleştirip onların rahatça çalışabileceği ev-iş çalışma şartlarını sağlayamadıktan sonra neye yarar ki? Yapboz yönetmelik ve yasalar 1990 öncesinde kalması gerekirdi. İnsana hizmet hakka hizmet olmazsa olmaz prensip olmalıydı ve olmalıdır da. Kamu hastanelerinin İl sağlık müdürlükleri varken, kamu hastane birliklerinin oluşturulması sağlıkta çift başlılık oluşturduğu gibi, bürokratik oligarşiyi de artırdığı sahada görülmektedir. Sağlıkta çözüm için bina değil insanca kanun ve uygulamalar gerekiyor.

Başlığı böyle atmak istemezdim fakat dünyevi adalet sistemi ülkemde çalışanlar için hakça uygulanması hali hazırda mümkün görünmüyor.