Toplu halde yaşamanın insana yüklemiş olduğu sorumluklar vardır. Kendimiz için iyi ve faydalı olan bir iş ve davranış başkasını rahatsız edebilir. Değer yargılarının birçoğu yazısızdır. Yazılı olanlara zaten uymak zorundayız. Uymadığımız takdirde maddi yaptırımlarla karşılaşırız. Manevi olanlara uymadığımızda da toplumdan tepki görürüz.
Bu yazımı okuyan bazılarının tarafıma tepki göstereceğini de biliyorum. Ben Müslüman biriyim. Beş vakit namazımı camide cemaatle kılmak isterim. Ama çoğu kez camiye gittiğimde rahatsız oluyorum. Sünnet namazları caminin bir kenarında tek başına kılarken manevi bir haz alıyorsun. Sıra farza geldiğinde, safları sık tutmak gerektiğinden, omuzlar birbirine değecek, araya şeytan girmeyecek şekilde olması gerekir. Cemaat olmaktaki gayede zaten budur. Dostluğun, samimiyetin artması, kardeşliğin pekişmesidir.
Bazı insanlara bazı kokular alerji yapar. Her insanın yapısı ve yaratılışı farklıdır. Kimine parfüm, kimine kolonya, kimine gülsuyu, kimine de misk kokusu hoş gelmez. Kimi dış cepheyi bunlarla değiştirmeye çalışır. Toplum içinde güzel koktuğunu sanır. Birde işin iç tarafı vardır ki anlatınca canınız sıkılacak gibi geliyor bana. Tansiyonunuzda bir dengesizlik varsa, doktorunuz çoktur. "Sarımsak ye, yut geçer" derler. Eh ne yapalım adam kendisi dengesiz ya, başkalarının da dengesini bozmak için yutar bir iki diş sarımsak. Camide ön safa oturur. Tek saflı cami, cemaat olmayacağına göre, orta safta da bol soğanlı salatadan yiyip gelen biri vardır. Arka safa da suya sabuna dokunmayan veya eli değmeyen biri durmuştur. Tabii ki dengeli beslenmek için biraz da balık yenmelidir. Kokacakmış, başkası rahatsız olacakmış umuruna bile değildir adamın.
İmam efendi mihraptan seslenir; " Ey cemaat safları sık tutalım. Aranıza şeytan girmesin. Allah’ın rahmeti üzerinize olsun" diye. Mihrapta tek başına olduğu için arkadakilerin ne çektiğinin farkında değildir.
Ayakkabının içine de, ayaktaki çoraplar sabah girmiştir. Kokmaması mümkün değildir. Durum ortadadır. Bana kızmakta haklısınız. Bundan başka gündeme getirilecek konu mu yok?
Ramazan ayında, ortalama bir saate yakın Allah nasip ederse Teravih namazı kılacağız. Huzur içinde kılabilmek için bu konuyu açık düşünmek zorundayım. Çok serzenişte bulunanlar var. Bu sıkıntıdan dolayı camiyi terk ettiklerini söylüyorlar. Bunda hepimizin sorumluluk payı var. Bulunduğumuz ortamlarda ikram edilen her şeyi yiyoruz. Kalkıp camiye de geliyoruz. Allah kabul etsin. Sizin ziyafet sofrasında ben ve benim gibiler yoktu. Bizlerde kokusunun ziyafetini almayalım. Bulunduğunuz yerde kılın namazı. Ziyafeti veren imam, yiyenlerde cemaat olsun. Ziyafette bulunamayanlarda rahatsız olmasın. Unutmayalım ki namaz ile Âlemlerin Rabbinin huzuruna çıkıyoruz. Sosyal hayatta da dikkat etmemiz gerekir. Bu, okulda, işte, her türlü toplantılarda dikkat edilmesi gereken bir konudur.
Buhari tercümesinin ikinci cildinde 471 nolu hadiste sarımsak ve soğan hakkında geniş bilgi verilmektedir. Hz. Ayşe (r.anha)'dan, “Allah Resulü; şu iki yeşillikten (sarımsak ve soğandan) yasaklayıp, bunlardan yiyen kimse sakın mescidimize yaklaşmasın, buyurduğu gibi, şayet yiyecekseniz pişirerek kokusunu gideriniz, buyurdu." Bu konuda peygamberimizin ikazını duyan sahabe, soğan ve sarımsağın haram olduğunu sanmışlardı. Peygamberimize durumu ilettiklerinde, peygamberimiz onlara; "Allah’ın bana helal ettiğini haram etmek bana düşmez. Lakin şu kadar var ki, bu, kokusundan hoşlanmadığım bir yeşilliktir." buyurmuştur.
Bir şeyi abartmada oldukça ileri gitmeyi çok iyi biliyoruz. Namaz için safa durduğunda birisi çıkarır cebinden misvağını başlar dişlerini fırçalamaya. Yanındaki, sağındaki, solundaki rahatsız olacakmış umurunda bile değildir. Ağzını temizleyeceksen abdest alırken temizle. “Sünneti yerine getiriyorum” diye etrafı rahatsız etmesek olmaz mı? “Temizlik imandandır.” “Temizlik imanın yarısıdır.” Çevrende, evinde, işinde uygula. Örnek ol. Müslüman her davranışıyla örnek alınan insandır. Kimse onun dilinden, elinden, tavır ve davranışından rahatsız olmaz. Yapmamız gerekenler aslından çok basittir.
Toplum içine çıkarken yediklerimize, giydiklerimize dikkat etmeliyiz. Mendil taşıdığımız gibi, namaz kılarken ayağımıza giyeceğimiz temiz çorapta taşıyabiliriz. Bu belki takke, sarık taşımadan daha iyidir. Özellikle sıcak havalarda sıkça yıkanmalıyız. Aşırı koku sürmeden kaçınmalıyız. Misafir ağırlayanlarda, sofralarında daha dikkatli menü hazırlamalıdırlar. Benden söylemesi, uygulaması da hepimize aittir. Sizlerde bu konudaki görüş ve düşüncelerinizi yazabilirsiniz. Selam ve dua ile...