AYILAR VE AYICIKLAR
Rahmetli anam ve babamla ilkbaharda tarlada mısır ekerken karşı yamaçtan bir garip ses geldi. Ses var görüntü yoktu. Kuşluk vaktiydi. Çocuk olduğum için, yüz metre uzağımızdaki bu sesten korktum. Anamın yanına sığındım. Sesin ne olduğunu sordum. “ Ayı sesine benziyor yavrum. Herhalde hayvan yiyor gibi,” dedi. “Neden ses çıkarıyor, sessiz sakin yese ye,” dedim. “O, öyle yapar. Yediği hayvanın sesini duymasınlar diye kendisi bağırır.” Karşı yamaçtan biz de bağırdık ama o bizi duymadı bile. Akşam eve geldiğimizde ineklerimizden birisi yok. Meğer o yediği hayvan bizim inekmiş.
Ömrünü tarla-tepede, kendi çapında hayvancılık-çiftçilik yaparak sürdürenler, nerede ne ekilip-dikileceğini, hangi sesin hangi hayvanına ait olduğunu bilir. İşte kurnaz ayı da bunu bildiği için sesini sahibi duymasın diye yediği hayvandan daha fazla çıkartır. Ben bunu rahmetli anamdan öğrendim.
Bu hayvanın bir özelliği de kış uykusuna yatmasıdır. Uyanık avcılar onu avlamak için kışın inine biri girer. Uykuda olan bu hayvanı avlamak için arkasından ite ite, inin dışına çıkartır. Dışarıda hazır bekleyenler de onu avlarlar. İnin içine girmek cesaret işidir. Her babayiğidin harcı değildir. İnde parçalanıp yenmekte vardı. Ama “ayı ininde dokunmaz,” derler. Hatta ormanda yolunuzu şaşırıp kalacak yer bulamazsanız, cesaretinizde varsa, ürkütmeden ayıya misafir olabilirsiniz. O size dışardan yiyecekte bulup getiriverir. Bal, ikramlarından biridir. Karlar eriyip çiçekler çıkmaya başladığında ise “altı ay” uykuda kalan ayı uyanır. Kendisine av aramaya başlar. Etçil ve otçul olduğu için bulduğunu yer. Dirisi ölüsü fark etmez. Hatırlarsanız, zaman zaman mezarlıklardan ölüleri çıkarıp yediğini de duymuşsunuzdur.
Bir arkadaş anlatıyor; “Haziran ayı gibi ormana gittim. Bir kiraz ağacına çıktım. Taze kirazları dalından koparıp keyifle yerken, karşımdaki kiraz ağacında da bir karartı gördüm. Allah Allah… bu sıcakta adam sırtından paltosunu da çıkarmamış, değip seslendim. Sesimi duyunca bir gürültü koptu. Meğer ayıymış. Homurdanarak uzaklaşıp gitti. Ben de bir taraftan kaçıp gittim.”
İninden çıkan ayıdan dost olmaz. Hoş ininde olsa da olmaz da…
İnsanlık yok olmuş. Güneyimiz yanıyor. Yanan-yıkılan evler ve içinde insanlar. Feryatlar gök semalarını deliyor. Bu karanlık gecenin sabahı ne zaman Allah’ım! “ Kahhar” ismin zalimlerin üzerine tecelli etsin Allah’ım!
Yerden-gökten rahmetin yerine bombalar yağıyor, yarattıkların yok oluyor. Denizlerden serinlik değil, füzeler geliyor. Sahillere insan cesetleri vuruyor. İnsanlık kudurmuş, insana kurşun yağdırıyor. Sen acımazsan acıyanımız yok. Bize acı, merhamet et Allah’ım.
İçimizde de, eğitim yuvalarımızı, ibadet yerlerimizi yakıp-yıkan zalimlere, hainlere ve onları maddi ve manevi olarak destekleyenlere hak ettikleri cezalarını ver Allah’ım.
Peygamber topraklarına yapılan bu zalimlikler son bulsun. Ölenler, yakılıp-yıkılanlar genelde son din İslam’ın mensupları. Dışta ve içte, yakıp-yıkanlar ise hep aynı.
Misakı milli hudutlarımız içinde olanlar canımızı yakıyor. Suriye ve Irak bizim komşularımız, dindaşlarımız, ırkdaşlarımızın yoğun olarak bulunduğu yerler. Rus zaliminin bizim güney sınırımızda ne işi var, Müslüman öldürmekten başka!... Kurşunları, füzeleri sahabe mezarlarının üzerine yağıyor. İçimizdeki hainlerin kullandıkları silahlarda aynı fabrikanın mamulleridir. Güneydoğu illerimizde camilerimizi yakıp-yıkan, sahabe mezarlarını talan eden hainlerde Rus zaliminin içerideki uzantıları. Ellerindeki “keleşler” Rus hainin mamulüdür. Zaman zaman kuzu postuna büründüğüne bakmayın. Birinci cihan harbinde özellikler doğu illerimizde hamile kadınlarımızın karınlarını süngüleri ile delip bebeklerini süngünün ucuna takıp sallayanlardır bunlar. İçeride oyuna gelenler, bunları bilmiyor musunuz? Yoksa dıştaki hainlerin içerdeki uzantıları mısınız? Sizlere hiç mi büyükleriniz bunları anlatmadı?
Ey aldatılmış yerliler! bu topraklar hepimizin. Boş hayal peşinde koşmayın. Bu topraklara ait olduğunuzu unutmayın. Tuzaklara düşmeyelim. Bayrağımıza, ezanımıza, vatanımıza sahip çıkalım. Bir ve beraber olalım ki dışarıdaki hainleri kahrından çatlatalım. Sizde insansınız. Şerefli olduğunuzu unutmayın. Allah tevvâbün rahimdir. Tövbeleri çok kabul edendir. Yaptıklarınıza pişman olup insanlardan özür, Allah’tan ise af dileyin. Yeriniz inler değil, insanların içi, şehirler olsun.
“Ümmetim üzerine öyle bir zaman gelecek ki ölen niçin öldüğünü, öldürende niçin öldürdüğünü bilmeyecek.” (Hadis)
Bazı ülkeler ve sembolleri:
Rusya: ayı, sınırları içinde-dışında yaşayan Müslümanlara ve Türk kökenlilere yaptığı zulmü bilmeyen var mı acaba? Çektiklerini, Kırım-Kafkas halkı bilir.
Çin: Panda (Ayı); Uygur Türklerine yapmakta olduğu zulüm unutulmaz
Kanada: Ayı, ülkemize hainlik planları düzenleyenlerin sığındığı ülkelerin başında gelir.
NEDİR BU AYILARDAN ÇEKTİĞİMİZ YA HU…
Almanya: Kartal, Hindistan: İnek, İngiltere krallar ülkesi: Aslan, İsrail: kurnaz işadamları sebebi ile Tilki sembolü, Alaska: Ren Geyiği, Fransa: Horoz, İspanya: Boğa, Avusturya: Kanguru, TÜRKİYE esareti asla kabul etmeyen karakteri ile Kurttur.