Bartın Platformunun düzenlediği miting Kemer Köprü’den Bartın meydanına kadar aktı.
20.000’den fazla Bartınlı “yaşam hakkıma dokunma” demek için “Santral Yapma Boşuna Yıkacağız Başına” sloganı ile yürüdü.
İstanbul, Bursa, Samsun, Kastamonu, Zonguldak’tan gelen ve sayıları 50 kişiyi aşmayan konuklar dışında katılımcıların tümü bölge halkından kişilerdi.
Kurucaşile,Ulus, Filyos’tan Küre Dağlarından Loç Vadisi’nden köylüler traktörlere, köy minibüslerine binmişler ve Bartın’da tek ses tek yürek olmuşlardı.
Daha kente girerken bizleri pankartlar ve tabelalar karşılamıştı zaten hepsinin tek bir ortaklığı vardı: Bartın’da termik santral istemiyoruz.
Bartın Çarşısındaki tüm dükkanların camlarında ve vitrinlerinde mitingin duyurusu yer almaktaydı.
Kentin esnafından kahvede oturanına dek herkes bu termik belanın kentlerinden uzak tutulmasını ve ülkeden de uzak tutulmasını istediklerini açık ve kesin bir dille ifade ettiler.
HEMA A.Ş. adlı kuruluş Bartın’da kurulmak istenen 2640 MW'lık 2 termik santralin projesi için önce Tarlaağzı-Gömü bölgesi için bir başvuru yapmış. Bartın Platformu’nun çabaları ile olumsuz ÇED raporu alınırken şimdi aynı şirket ilk yerin 2-3 km ötesinde Delikliburun’da başvuru yapıyor.
Bartın-Amasra arasına yapılmak istenen termik santralle ilgili ÇED süreci başlamış durumda.
Bartın, Küre Dağları Milli Parkı sınırları içinde yer alıyor. 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı’na göre Bartın’da ağır sanayi ve enerji yatırımları yapılamayacağı kesin.
Şirket kararlı gibi görünüyor ama halk en az şirket kadar kararlı; “Termik Santrali Yaptırmayacağız” diyor.
Buna karşın termik santral yapma talepleri ardı ardına geliyor.
Bu durum sadece Bartın için böyle değil. Benzeri biçimde İskenderun Körfezi’nde de 16-17 adet termik santral yapılması için başvurular yapılmış ve lisanslar sağlanmış durumda.
Biliyorsunuz, "Çernobil nükleer felaketi"nin yıldönümü geldi çattı. Japonya’daki deprem ve ardından gelen "Fukuşima nükleer felaketi" ortada iken Başbakan ve Enerji Bakanı "nükleer santral için kazmayı vuracak hale geldik" diyor.
Başta Akkuyu ve Sinop olmak üzere 6 adet nükleer santral yapımı için hükümet yola çıkmış durumda.
Hatta İğneada Longoz’u gibi dünya harikası bir noktaya yapılması da planlanmakta.
Öte yandan Türkiye’de özellikle başta Karadeniz bölgesi olmak üzere ülkenin dört bir yanında 1400 adet hidroelektrik santral yapılmak isteniyor.
Tüm bu çabaların temelindeki amaç ortak, 21.yüzyıldaki en önemli çatışma alanının enerji olacağı kabulü ve bu kabul doğru. Önümüzdeki yüzyılda enerji sorunu ile ciddi olarak uğraşacağız.
Peki, ülkemizin enerji ihtiyacı olacağı iddiası doğru mu? Bunu tartışmamız gerekiyor.
Türkiye’nin kurulu enerji gücü 49.000 Mw ve bunun şu anda ancak yüzde 60-70’lik bir kısmı kullanılıyor.
Sözü edilen tüm tesisler yapılmış bile olsa bunların kurulu gücümüzün yüzde 20’sine ulaşamayacağı da açık.
Burada sorun bir enerji sorunu değildir. Sorun hükümetin bu alanı sermayenin insafı ve iştahına açık bir alan haline getirmek üzere yakın geçmişte yaptığı düzenlemelerdedir.
Dün Bartın halkı, termik santrale hayır diyen güçlü bir ses verdi.
24 Nisan Pazar günü İstanbul’da Kadıköy Meydanı’nda nükleer santrallere hayır denilecek.
Anadolu halkları ayakta ve suyuna, toprağına, havasına ve yaşam alanlarına karşı gelişen bu tecavüzün farkında. Bu nedenle sesini yükseltiyor
Bartın’lı yaşlı bir teyzenin dediği gibi: ŞARTUSUN YAPTUMAYCOZ
(*) Bartın yerel dilinin güzelliği ile şart olsun yaptırmayacağız.
Mehmet KARTAL / Bursaport
[email protected]