Israrla bilgilendirmek istiyorlardı onları. Defalarca çürütülen ve yine çürütülebilecek açıklamaları için…

Stratosferde ikamet edenler, onlara bu cesareti verip, gidin bilgilendirin diyenler, yanlarında yoktu oysa şimdi… Aynı zamanda da bu sokak sakinlerinin isteği ile yer sahibi olmuşlardı o katmanda... Fakat Nasrettin Hoca’ nın hikâyesindeki gibi oldu her şey. HEMA lıları da, bizim sokak sakinleri de, dün ile bu gün Stratosfer de ki misafirlerini ağarla yamamışlardı hava yağmurlu olduğu için... Ya bulutlardan yeryüzüne inemediler ya da karayolları haritasını kendi aralarında çekiştirirlerken parçaladılar. Gökyüzünde fazla dolaştıkları için Bartın –Amasra nın yolunu bulmak, üstelik yırtık haritadan bakarak çıkartmak mümkün olamamıştır. Bu kadar ısrarcı olmaları da işin cabası… Gökyüzünde çok gezdikleri için, hafızalarında tutamamış ta olabilirler güzergâhı… Bilgilendirme amacı ile hangi ümitlerle geldikleri de bilinmez… Şanslı sayılabilirler diyecektik. Ama inanın, şu iki gün sonunda onların yerinde asla ve asla olmak istemezdik. Ne yüzsüzlükleri kaldı, ne de oyunda kaybedip eve kaçan çocuğun ardından seslenen mahallelinin, arkalarından zil takıp oynamadığı… Pardon! o da oldu. Davullar, zurnalar, zil takıp oynatılan köçekler ve bu sokağın orada toplanan, sessiz dedikleri sesli kahramanları…

Bakın neler söylediler bu sokağın sakinleri:

-”HEMA pabucu yarım, gel yanımıza oynayalım” ve

-“Alçaklara kar yağıyor üşümedin mi? HEMA sen bu işin sonunu düşünmedin mi?” Hatta:

-”Yalancı, yalancı sana kimse inanmaz. Yalancı yalancı sözüne kimse kanmaz.

Gençlerin kaynayan kanlarından tutun da, yetişkinlerin gelecekleri için duydukları endişeye kadar, herkesin yüzüne yansımıştı kararlılık. Bu kadar büyük bir gurubu, bu kadar kararlı olmaya iten neydi pekâlâ? Oysa işsizliğin en derin acı olduğu bu zamanlarda, iş alanları açacak olan bu projeye bu kadar güçlü HAYIR ın sebebi ne olabilirdi?

Onlar, sağlıklarını yitirmiş, doğalarını, tarım alanlarını, güzelliklerini, tarihlerini, su ve denizde ki nimetlerini kaybetmiş çalışan olmak istemiyorlardı. Hem de şu sloganların yazılı olduğu pankartlarla:

-Dokunmayın çileğimize.

-Dokunmayın kavşak suyumuza.

-Dokunmayın fındığımıza.

-Dokunmayın denizimize.

-Engellemeyin güneşimizi kara bulutlarla.

-Yaşam hakkımıza dokunmayın.

-Kirli bir yarın bırakmayın,

-İş değil, ölüm vaat ediyorsunuz bize…

Tüm bu yazılı sloganların arkasında ki o kararlı kocaman kalabalık, hep bir ağızdan:

-Ya hep beraber, ya hiç birimiz, kurtuluşa kadar direneceğiz…

Kalabalığın bu korkunç kararlılığı, çürütülmüş açıklamalarını yapabilmek için gelen heyeti, tutanak kararıyla, toplantıyı yapamama sonucuna kadar sürükleyecekti belli ki… Ve öyle de oldu. Tüm hazırlıkları boşa gitmişti. İkinci gün yani 25.11.2010 tarihli bu gün de, topluluğun, yani bu sokağın sakinlerinin kararlılığı devam etti. Küçük bir ayrıntıymış gibi görünen önemli bir farkla… HEMA yetkilileri ve yanlarında getirdikleri “teknik bilirkişiler “,bu sefer salona bile girmemişlerdi. Aslında bu bile havlu attıklarını gösteren önemli bir ayrıntı, cepte bulunması gereken bir ayrıntıdır.

Bartın Belediye Başkanı Cemal AKIN Beyefendiyse:

-Bakın bunlar, bizim hiç bir şey bilmediğimizi sanıyorlar. Bartın-Amasra Madenci şehri… Bartın-Amasra da Maden Mühendisi, Makine Mühendisi yokmuş gibi yanların da, bir de bu mühendis ve akademisyenleri getirmişler…

Herkesin, sağlıklı ve dengeli yaşama hakkı anayasal haktır diye konuşan milletvekili M.Rıza YALÇINKAYA’ ise:

-Bunlar çok yalancı;kurulacak olan santralin burada,Amasra dan çıkacak kömürle işleyeceğini ve Amasra dan çıkacak kömürün de yeteceğini söylüyorlar.Yalan…Külliyen yalan.Ben,15 yıl Amasra Taş Kömürleri İşletmesinde çalıştım.Bir kere, termik santral için günlük harcanacak kömürü Amasra dan temin etmek mümkün değil.Hatta Zonguldak ve Kdz. Ereğli den çıkartılan kömür miktarını da birleştirdiğimizde de bu mümkün olmuyor. Şu an bu salonda tüm teknik verileri açıklayabilecek donanımlı teknik TTK çalışanları da var. Hâlâ neyin açıklamasını yapacağız diyorlar? Niçin yalan söylemek için ısrar ediyorlar? Bunu da anlamak mümkün değil.

Bu açıklamaların ardından salon ıslık ve sloganlarla inledi. İmzalanan tutanağın okunması ve konuşmaların ardından 29.11.2010 pazartesi günü için de bizim sokağın sakinleriyle randevulaştılar milletvekili, belediye başkanı, sivil toplum örgütleri… İstikamet Ankara… Bu sokak, sesini bütün mahalleye duyurmak için yola çıkıyor.

-İşte haykırışlardan bir kaç örnek: Biz Bartın ve doğa sevdalılarıyız. Direne direne kazanacağız.
GELECEĞİMİZİ KARARTACAK TERMİK SANTRAL İSTEMİYORUZ…