Geçtiğimiz haftalarda Cumhuriyetimizin 100. Yılı ve Atatürk ‘ü anma programı kapsamında ‘ATATÜRK’ÜN SEVDİĞİ ŞARKILAR’ adlı konser programı ile sahne alan Bartın Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Korosu büyük ses getirdi. ‘Işık Saçarız’ adlı çocuk korosun unda yer aldığı konser, izleyiciler tarafından farklı ve birçok güzel yorumlarla tebrik mesajları aldı. Ve izleyicilerimiz mesajlarını iletmemi istediler. CUMHURİYET ve ATATÜRK öyle bir işlemiş ki içimize, konser sonrası, sanki o gün günlerden  29 Ekim 1923’dü. O coşkulu güne gidip geldik. Elimizde bayraklarla fener alayına katılacakmışız hissine kapıldık. Bize bu coşku ve duygu dolu anları yaşatan koromuza, Koro şefi ve tüm imkânları sağlayıp bizlere sunan Bartın Valiliğine bağlı Kültür ve Turizm Müdürlüğüne çok teşekkür ediyoruz. Sayın Valimizin de katılımı hem koro ekibimizi hem de tüm sanatsever konuklarımızı mutlu etti.  Konser sonrası makamında Koromuzu misafir eden Valimiz Dr. Nurtaç ASLAN ‘ın koromuz hakkındaki güzel sözleri ve destekleri bizleri hem gururlandırdı hem de onurlandırdı. 
          Kuruluşundan bugüne CUMHURİYETİMİZİ ve Kurucu Önderimiz G.M. KEMAL ATATÜRK ‘Ü minnet ve şükranla anarken CUMHURİYETİMİZİN kattığı kıymetlere erişiyor olmanın mutluluğunu ve seçkinliğini yaşıyoruz.
          Koromuz kurulalı tam 9 yıl geçmiş. Ben şahsen koroya katılalı iki yıl oldu. İlk senemde 7 konser verdik. Hatta o yıl koromuzun en çok konser verdiği yıl olmuş. Diğer yılımı illet hastalığın pençesinde tedavi süresince onlardan ayrı geçirdim. Şu bir gerçek ki ilaç almadığım dönemlerde yine çalışmalara gidiyordum. Seyirci koltuklarında en arka sırada ekibime katılıyor ve hastalığım süresince doktorumun üzerinde ısrarla durduğu bütün morali onlardan depoluyordum.  Ve hastalığımın rutin kontrollere kısa sürede geçişinde en büyük etken olmuştur koromuz.  Sezen şefimiz ve seçkin üyelerinin yanı sıra Türk Müziğinin tılsımıdır bu.
           Bağımlılık yapan koromuzun fanları, müdavimleri olduğunu gördüm. Hem de öyle küçümsenecek bir grup değil. Israrla, henüz konser bitmemişken diğeri ne zaman olacak diye soruyorlar. Konserlerde davetiye sorup, yer bulamamaktan endişeleniyorlar.
          Ne demiştik müzik için? İnsanların hem bireysel, hem de toplumsal olarak iletişim kurmasını sağlayan bir araçtır, sanattır müzik. Tüm sanat dalları gibi toplum biliminin de psikoloji bilminin de konularının içerisinde yer alır müzik. Tüm sanat dallarından bir şeyler barındıran, nota ve sözleriyle de kültürleri oluşturan,  kültürlerin oluşturduğu bir sanatsal dışa vurumdur aynı zamanda.
          Müziğin, iç dünyamızı oluşturmada, dış dünyamızla ilişkilendirmede, merak duyduğumuz hikâyelerin peşine düşüp sosyal ve tarihsel izlerini araştırırız. Kendi yaşamımızla özdeşleştirirken, ruhani dünya ile iletişim aracı olarak kullanırız.
           Klasik Türk Müziği Osmanlı zamanında gelişmiş ve Dede Efendi ile başlamıştır. Daha çok Mevlevi ayinlerinde yer bulmuştur.  Bu müzik çeşidinde makamlara verilen önem büyüktür. Bazı kaynaklara göre 498, bazı kaynaklarda da 590 makam olduğu belirtilmiştir. Ancak günümüzde 80 kadar makam kullanılmaktaymış. Anlam olarak bıraktığı çağrışım farklılıklarını da usul denilen bir terimle açıklıyor edebiyat. Usuller;  kuvvetli ve zayıf vuruşların belirtildiği, bir düzen halinde ortaya koyduğu ritim şekilleri olarak tanımlanıyor.
Şehirlerde,  sanat çevresi ve konaklarda:  Kâr, beste, semai, şarkı.
Camilerde:    Ezan, dua, sala, tekbir, temcit, münacat.
Tekkelerde:  Naat, ayin, durak, ilahi, nefesi, niyaz.
Köylerde:     Türkü, bozlak, uzun hava,  zeybek, oyun havası,
Sınır boylarında:  Serhat türküsü.
Kışlalarda:   Mehter müziği.
Bu kısa bilgi benim şahsi merakımı cezbettiği için ilk başladığımda araştırmıştım. Koromuz çalışmalarında şefimiz bu bilgileri bir ders gibi değil, repertuarın içerisinde şarkıları söylerken bizlere işliyor ki onu da yeni fark ediyorum. Bunun adına da ustalık deniyor sanırım. Saygın, seviyeli, eğlenceli ve bir o kadarda keyifli bu ortam bana tedavi gibi geliyor. Sizlere nasıl geldiğini bana yazabilirsiniz. 
Bartın’ın geçmişinde de yer alan musikişinaslığınız, anneanne dede hatırası olarak duvarınızda asılı kalmasın udlar, tamburlar, bağlamalar… Sandıklardan çıkartın tefleri, klarnetleri.  Şefimiz Sezen ÖZTAŞ Hanımefendi bir sohbetimizde şöyle söylemişti: 
    ‘Erkek- kadın, genç-yaşlı kültürümüzü de yansıtan bizim müziğimizi hep birlikte icra edelim ve bu nadide kıymeti gençlerimize de aşılayıp geleceğe taşıyalım. Gençlerimiz işin içine girince çok seviyorlar.’