Tercihli olarak, hayata ne zaman, nerede, ne şekilde gelmek istediğim sorulsaydı eğer.Seninle beraber,senin yanında...Cephede,mecliste,çocukken tarlada,aklında, hatta göğsünün üzerinde kurşunlara sipher olan, sigara tablan olmak isterdim.

Yoksa…

Şimdi bana cevap mı vermek istiyorsun?

”-Onu bunu bırak,bunlarla uğraşma.Madem öyle,sana ve senin gibilere,benim ve benim size emanet ettiğim bu mirasın, şu an ihtiyacı var.O hazzı yaşamak istiyorsan,

bu arzularını,

şimdi,

bu zamanda, savaşarak gerçekleştireceksin mi diyorsun?

Aklını kullan… Ben Türk Millet’i aptaldır demedim.Zekidir ve çalışkandır dedim.Tembellik yapma ve biran önce çalışmaya başla.

Atatürk’üm,sanki seni duyuyorum…



Sevgili Atatürk’üm; Senin bize bıraktığın bu onursal mirasın bayrağını taşımaktan,ve bu toprakların bir parçası olmaktan, onur duyuyorum.Düşmanlarımız açısından değişen pek bir şey olmadı.Dediğin gibi, onlardan içimizde de varmış. Bizim ekmeğimizi yiyip bizi parçalamak isteyenlerden yani... Fakat, şimdi hangi parçasını kim kiralamış,kim satın almış?Beni o mıntıkaya alırlar mı diye düşünürken de, üzüntüden kahroluyorum.Aslın da bizim millet olarak alışkın olduğumuz bu durumlar karşısın da hazırlıksız olmadığımız aşikâr.Senin bize bıraktığın miraslar arasında kalem kalem metotlar halinde yazılı öğütlerin de var.İş, açıp o öğütleri okumaya kalıyor.

Seni Türk Milleti ne bahşeden yaratana dua ediyorum,şükrediyorum.Türk Ulusu’nu esaretten ve yok oluşundan kurtaran senin için dua ediyorum.Senin ve silah arkadaşların,dava arkadaşların için…Oysa öyle örümceklenmiş ve fitne dolu kafalar var ki; işi, bizim sana tapındığımızı söyleyebilecek seviyeye kadar götürdüler.

Ne münasebet, bu ne cüret…

Evet, hiç çekinmeden cüret ediyorlar. Ama sen, biliyordun, güzel dinimizi İslam âleminin tek… Ve tartışmasız tek liderinin ve yol göstericisinin peygamberimiz Hz. Muhammet’in(S:A:V:)sözlerini, emir ve buyruklarını ağızdan ağız a dolaştırarak değiştirebileceklerini,biliyordun.Hatta saptırarak, kendi çıkar ve arzularına alet edip, yönlendirebileceklerini de biliyordun.Ama anlamak istemediler.Hatta onlar,kendilerini, okuyarak,araştırarak Kuran’ı Kerim’den sapmadan zenginleştirmek çabasında olmadılar.Tembelliği seçtiler.Dolduruşlara gelip, kültürlendiklerini ve ilim kazandıklarını zannettiler.Senin, dinimizi, kötü fikirlilerin çıkar dünyalarından kurtardığını ve senin,bu çabalarını görmek istemediler.

Kimi hakikaten daracık yerlerde sıkıştı kaldı,kimi çıkarlarını maneviyata alet etti,kimi de aklını kullanmasını bilemedi.Niçin güzel dinimizi sürekli değişebilen siyasetin içerisinde yıpratalım.Niçin buna izin verelim…İşte buna izin verirsek,iç çamaşırımıza kadar ne giyip,ne örtüp,ne sardıysak vücudumuza, her biri şekil olarak kalacak ve simge haline getirilip araç gibi kullanılacaktır.Hatta eşyalar,hayaller doğaçlama yapılarak manevi hassas duygularımızı yıpratılacaktır.Sen buna izin vermedin.Ve onlar buna çok kızdılar.Direkt olarak kişiliğine yönelik saldırılarla seni alt etmeye çalıştılar.Keşke duymazdan,görmezden gelebilseydik bütün bunları, ama olmadı.Tembelliği seçen çoğunluk sana ve senin öz verili yaşamına zarar vermeye başladı.Bizde tepkisiz kalamadık.