Amerikan Nobel enerji şirketi, Doğu Akdeniz'de sondaj çalışmalarına dün başladı. İlk gün seksen metreye indi, yetmiş üç günde çalışma bitirilecek ve zenginlik paylaşılacak. Şirket çalışırken İsrail donanması etrafında, yine İsrail insansız uçakları 'Heron'lar da havada denetim sağlıyor.
Türkiye, önümüzdeki hafta bölgede petrol aramaya başlayacağını, aramaya donanmanın güvenlik sağlayacağını açıklarken, Yunanistan ve Rum Kesimi İsrail'den aldığı destekle kışkırtıcı uyarılar yaparken, Avrupa Birliği "itidal" çağrıları yaparken, Akdeniz merkezli enerji ve güvenlik eksenli müthiş bir kapışma yaşanıyor.
Bugüne kadar İsrail füzeleri Yunan adalarındaydı, İsrail savaş uçakları Akdeniz'de, Yunan ve Rum Kesimi hava sahasındaydı. Şimdi İsrail donanması Doğu Akdeniz'de Türkiye'ye savaş çağrıları yapıyor. Girit çevresinde yapılan, S-300 füzelerinin bile kullanıldığı, İsrail'in İran'ı vurmaya yönelik uzun menzilli hava tatbikatlarından sonra aynı güç, Türkiye'ye meydan okumaya başladı ve hedef olarak Türkiye'yi seçti.
Çok tehlikeli bir oyun bu ve Doğu Akdeniz'de ellerin tetikte olduğuna, bir kıvılcımın bile sonu alınmaz krizlere hatta çatışmalara yeteceğine işaret ediyor. Türkiye, Suriye, Irak, Lübnan gibi ülkeler arasındaki yakınlaşma, ortaklık anlaşmaları boşa çıkarılınca karşımızda bu ülkeleri yok sayan yeni bir ittifak, blok oluştu. Akdeniz'de tam bir donanma ittifakı söz konusu ve bu birleşik orduların hedefi, bölgenin yerlilerini bölge dışına kovmak, gözlerini korkutmak.
İsrail, Yunanistan, Rum Kesimi, Almanya ve Fransa Türkiye'ye karşı tam anlamıyla bir Soğuk Savaş yürütüyor. İsrail'in "ben buldum" dediği Levant havzasında üç buçuk trilyon metreküp doğalgaz, iki milyar varile yakın petrol var. Mari-B ve diğer havzalar da açığa çıktığında Akdeniz yeni bir Ortadoğu olarak öne çıkacak ve enerji denkleminin bütün hünerleri bu paylaşımda kullanılacak.
Aylardır çok tehlikeli bir dönemin başlayacağına işaret ediyoruz. Ne yazık ki Türkiye kamuoyu bunu daha yeni farketti. İsrail'le yaşanan krizi sadece Mavi Marmara zanneden, Kıbrıs'ın ne anlama geldiğini bile kavrayamayan bir yaklaşım sergiledik. İsrail'in Balkan ülkelerini; Yunanistan'ı, Bulgaristan'ı, Romanya'yı hatta Sırbistan'ı neden Türkiye'ye karşı kışkırttığını göremedik. Türkiye'nin etrafında duvarlar örmeye çalıştığını, yeni bir eksen oluşturduğunu, bu başkentleri Osmanlı korkusu ile tehdit ettiğini, hepsiyle askeri anlaşmalar yaptığını takip etmedik. O zaman, bu köşede uyarı niteliğinde aktardığımız notları tekrar aktaralım...
Doğu Akdeniz, bu yüzyılın en çekişmeli bölgelerinden biri ve biz bunun daha yeni farkına varıyoruz. Kıbrıs'ta çözüm tartışmaları devam ederken "stratejik önem de neymiş, o Soğu Savaş'ta kaldı" diyenlerin kulaklarını çınlatmak lazım şimdi. Kıbrıs işte bu bölgedeki güçler çatışmasının merkezi oluyor. Sanıldığı gibi çatışma sadece Türkiye-Yunanistan arasında değil. Türkiye ile Almanya, Fransa, Yunanistan, Rum Yönetimi ve İsrail arasında. "Ege adalarında İsrail füzeleri.. Kime karşı?", "Komşuyu İsrail'in elinden kurtarmak", "Akdeniz'de müthiş kapışma" gibi değişik başlıklar altında uzun süredir gelmekte olan bu krizi tartışıyoruz.
Türkiye ve İsrail, bulundukları coğrafyanın en merkezinden kenar uçlarına kadar her alanda müthiş bir güç gösterisi yapıyor. Türkiye'nin Orta Asya'dan Balkanlara, Basra Körfezi'nden Kızıldeniz'e, hatta Pakistan'dan Kuzey Afrika'ya kadar bölgesel çekim merkezi oluşturma, siyasi yakınlık ve güvenlik paylaşımı esasına dayanan yakınlaşma çabalarına Tel Aviv kendi eksen arayışı ile cevap veriyor.
İsrail ile Gürcistan arasındaki askeri ortaklığa, Azerbaycan arasındaki yakınlığa, Balkan ülkeleri arasında son birkaç yılda imzalanan askeri anlaşmalara bakılırsa, benzer bir tecrit stratejisinin İsrail tarafından da Türkiye'ye karşı geliştirildiği ortaya çıkacaktır. İki ülkenin girişimleri bölge ölçekli jeopolitik sarsıntılara yol açacak, güç dengelerini temelden değiştirecek boyutta.
İsrail ile Yunanistan arasındaki askeri ortaklık anlaşmalarını birkaç yıldır izliyoruz. Türk hava sahası kendisine kapatılan İsrail, şimdi Yunan hava sahasını kullanıyor. Yunan hava kuvvetlerinin ihtiyaçlarını artık İsrail savunma sanayisi karşılayacak. F-16 silah sistemleri dahil, geniş bir alanda askeri tedarik söz konusu. Daha önce yapılan askeri anlaşmalar pekiştiriliyor.
Geçtiğimiz yıl Ekim ayında iki ülke ortak hava tatbikatı düzenledi. Girit açıklarında yapılan, yüzden fazla İsrail savaş uçağının katıldığı tatbikatta S-300 füzeleri de test edildi. İsrail uçakları bin dokuz yüz kilometre menzil denedi. İsrail, aynı dönemde Rum Kesimi'yle de askeri anlaşmalar yaptı. Dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman ile Rum Kesimi Dışişleri Bakanı defalarca görüştü.
Savunma, hava sahası, istihbarat, askeri teknoloji gibi anlaşmalar daha bir çok ülkeyle yapıldı. İtalya ile tatbikatlar.. Romanya ile on gün süren tatbikatlar dikkat çekiydi. Bulgaristan, Romanya, Macaristan, Sırbistan'la derinlikli askeri anlaşmalar yapıldı. Bütün bu ülkelerin hava sahaları İsrail savaş uçaklarına açıldı.
Doğu Akdeniz'de; İsrail-Rum Kesimi-Yunanistan arasında askeri ittifak, "Akdeniz ekseni" oluşturuluyordu. Balkanlar'da; İsrail, Yunanistan, Bulgaristan, Romanya, Macaristan hatta Sırbistan ve Makedonya arasında benzer anlaşmalarla askeri bir alan, eksen oluşturuluyordu. Türkiye'nin Kuzey Doğu'sunda Gürcistan adeta bir garnizon ülkeye dönüştürülüyor, aynı etki Azerbaycan'da da kendini hissettiriyordu. Artık Ege adalarında yönünü Türkiye'ye çevirmiş İsrail füzeleri vardı...
Almanya ve Fransa'nın İsrail'le birlikte yürüttüğü Türkiye karşıtı operasyonlar bu gelişmelerle bütünleşiyordu. Angela Merkel ne yaparsa Nicolas Sarkozy aynısını yapıyordu. Son bir yılda bu ülkeler arasındaki karşılıklı ziyaretler baş döndürücü nitelikteydi.
İsrail'in Doğu Akdeniz'de keşfettiği doğalgaz kaynakları, yüzyıllık ihtiyacını karşılayacak zenginlikte ve onu bir anda enerji aktörlerinden biri yapacaktı. Mısır, Rum kesimi ve Lübnan arasında, bölgedeki kaynakların işletilmesi için bir anlaşma yapıldı. Türkiye'nin sert tepkisiyle anlaşma suya düştü. Ardından İsrail, aslında Gazze ve Lübnan'a ait bölgelerde ve açıklarında keşfettiği doğalgaz kaynaklarının işletilmesi için ABD'li şirketlerle anlaşma yaptı, sondajlara başladı. Yine İsrail, Rum Kesimi ve Yunanistan'la da anlaşarak Kıbrıs açıklarındaki kaynaklar için arama çalışmaları başlattı. Aynı İsrail, Almanya ve Fransa ile Akdeniz merkezli ekonomik-güvenlik projeleri ile bölgedeki sengin kaynaklar üzerine masaya oturdu.
Şimdi harekete geçtiler. Karşımızda adeta Birleşik güçler var ve Akdeniz'i bize kapatmaya çalışıyorlar. İsrail donanması, hava güçleri, füzeleri, insansız hava uçakları artık İran'a karşı değil, Türkiye'ye karşı.
"Türk-İsrail savaşı" demiştik buna. O savaş her platformda yaşanıyor işte! Öyle ki, önümüzdeki günlerde sadece bir kıvılcım, bir kaza ortalığı karıştırabilir. Teröre destek dahil, her türlü sürprize hazır olun!
Bu ne sessizlik! Türkiye ayağa kalkmalı...
İbrahim Karagül/Yeni Şafak