Makus; kötü, şom, musibet anlamlarına gelir. Bizimde yıllardır değişmeyen bir makus talihimiz var. Bu ülkede yaşayanlar olarak çok mutsuzuz. Makus talih pençesine almış bizi inim inim inletmekte.
Yıllardır ülkemizde söylene gelen klişeleşmiş laflar vardır. Bu ülkede adalet yok, demokrasi yok, insan hakları yok, fırsat eşitliği yok, özgürlükler yok. Ne var; zam, zulüm ve işkence var. Sorumluluk makamında oturmayanların, iktidarda olmayanların, muhalefette olanların söylemi buydu. Başka türlü iktidarları nasıl eleştireceksin ve yıpratacaksın ki?
Öyle alangirli laflar söyleyeceksin ki sana umut bağlamış insanları ikna ettiğin gibi rakiplerini de tuş edeceksin. Bir daha ayağa kalkamayacak duruma düşüreceksin.
Şu anda iktidarda olanlar da yıllar yılı; sitemi, sağ-sol seküler ideolojileri ve geçmiş iktidarları eleştire eleştire ve de ağır bir ekonomik kriz sonrası, koalisyon hükümetleri sonrası başa geçtiler. Hepimiz çok umutlu idik; tek partili iktidar var artı hükümette her görüşten insan var, sosyal demokratı var eski ülkücüsü var, ayrım yapılmayacak her birey eşit haklara sahip olacak diye ama nerde. Teoride olanlar pratiğe dökülmedi, iktidar oy oranını artırdıkça tek tipleşmeye başladı, kendine bağlı STK’lar büyüdükçe tüm diğer kesimleri ötekileştirmeye başladı, adeta bizim artık kimseye ihtiyacımız yok biz bize yeteriz denmeye başlandı. Kendilerine biat etmeyen, az biraz eleştirel gözle bakanlar değişik yöntemlerle sindirilmeye başlandı. Her ne kadar kendileri yok böyle bir şey deselerde yeterli düzeyde empatiyle bakamadıklarından öteki kesimlerin ağır baskı altında olduklarını hissedemediler.
Genelde böyle bir hava varken; gerek MEB’de gerekse diğer bakanlıklarda çalışanlar ablukaya alındı ve zorla baskıyla kendine yakın konfederasyon olan Memur-Sen’e üye yapıldılar. Şöyle ki Bartın’da Memur-Sen’e bağlı Sağlık-Sen’in 1000’in üzerinde üyesi varken diğer sendikaların 100-150 üyeleri ancak var. Ülkemiz insanının düşünce yapısıyla böyle bir sonuç hiç mi hiç bağdaşmıyor.
Eğitim işkolunda objektif atama kriterleri ve liyakat ve sınava dayalı kariyer sistemi olduğundan bu kadar ağır baskıyla bir üye dağılımı yoktu. Ta ki son 2 yıla gelene kadar; önce rotasyon dediler mülakat dediler bekledikleri sonucu alamadılar, en nihayetinde paralel yapıyı temizleyeceğiz bahanesiyle tüm okul idarecilerini görevlendirme yoluyla atayacağız dediler. Şu anda da bu yönde çalışmalar var. Bir okul müdürü 100 puan üzerinden değerlendirildi; 40 puanı öğrenci, veli ve öğretmenler verdiler, 60 puanı il veya ilçe müdürü ve şube müdürleri verdiler. Okulunda çalışkan, başarılı olup Türkiye derecesi yapan yapan idareciler 40 tam puan alsalar bile İl ve İlçe Milli Eğitimde idarecilerin düşük puanları ile elendiler. Bu elenenlerin içerisinde çok değerli eğitimciler var.
Bartın’da yapılan değerlendirmede 31 okul müdürü 75 ve üzeri aldı; bunları 2’si Türk Eğitim-Sen’li, 1’i Eğitim-Sen’li 2’si sendikasız diğerlerinin hepsi de iktidara yakın olan Eğitim-Bir’den. 75 puanın altında olanlarında %’de 90’ı Türk Eğitim-Sen’li. Bu sonuçlar siyaset makamının işin içinde bir fiil olduğunu gösteriyor. Bu güç gösterisi değildir, güç sarhoşluğudur ve ötekileştirmedir. Eğitimciler ne olursa olsun böyle ayak oyunları ile görevden alınmayı hak etmiyorlar. Yılların emeklerine yazık sırf siyasi sebeplerle yapılan bu muamele çok incitici, bu durumu bunu yapanların çok iyi bilmesi gerekir.
Ne olursa olsun ülkemiz insanı bu ayrımcı ötekileştirici uygulamaları hak etmiyor. Baştan beri eşitlikten, kardeşlikten, haktan, hukuktan, adaletten bahsedenlerin sözde değil özde bu değerleri benimseyip buna göre davranmalarını bekliyoruz. Nasıl Yaratan insan oğlunu bu dünyada sınav için yarattıysa herkes kendi amelleriyle imtihan olup cennet veya cehenneme gidecekse, eşrefi mahlukat olan insanda birilerinin ulufeleri ile değil kendi aklıyla, beyniyle, sınavla, objektif kriterlerle kariyer yapmalı. O zaman ahiret sınavı gibi dünyalık sınavlarında bir anlamı olur ve ancak o zaman makus talihimizi de yenmiş oluruz.
Allahın on pulunu bekleye dursun on kul;
Bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul.
Bu taksimi kurt yapmaz kuzulara şah olsa;
Bizim söylediklerimizin bir anlamı olmasa da Necip Fazıl’ın bu sözleri sizin kendinize gelmenize yardımcı olur umarım.