Herkesin malumu olduğu üzere 15 Mart 2020 tarihi itibariyle ülkemizde eğitim öğretim faaliyetleri durdu. O günden bu yana uzaktan eğitim yoluyla, Milli Eğitim Bakanlığının EBATV projesiyle ve öğretmen arkadaşlarımızın kendi kişisel gayretleriyle bilgisayar ve cep telefonu üzerinden kendi öğrencileriyle yaptıkları faaliyetlerle eğitimi yürütme gayreti içerisindeyiz.
Bu salgın sadece ülkemizi değil tüm dünyayı etkiledi. Başta eğitim olmak üzere aklınıza gelebilecek kamu-özel tüm sektörleri olumsuz yönde etkiledi ve etkilemeye de devam ediyor. Ne kadar devam edeceği de belli değil.
Biz salgını eğitim-öğretim üzerinden değerlendireceğiz. Eminim ülkemizde şu anda kafası en meşgul insan Milli Eğitim Bakanı Ziya SELÇUK’tur. Okullar ne olacak, öğrencilerin durumu ne olacak, uzaktan eğitimi ne yapacağız, salgınla mücadele nasıl olacak, öğrencileri okula getirebilecek miyiz, bir vaka olursa ne olacak, okulların temizlik ve hijyeni nasıl sağlanacak, karantina mı yoksa tüm okullar tatil mi olacak, hangi sınıflar okula gelecek, sınıflar ikiye bölünüp 3’er gün mü gelsin çocuklar yoksa yine sınıfları 2’ye bölüp öğleci sabahçı mı yapsak gibi vs. yüzlerce soru dolaşıyordur bakanın kafasında.
18 milyon civarında öğrenci, 1 milyon 150 bin civarında çalışanıyla ülke nüfusunun 4’te 1’ini doğrudan kalanını da dolaylı olarak etkileyen büyük bir camia. Yani 83 milyonu ilgilendiren bir durum. Çocukların okula gitmesiyle, taşıma, yemek, kantin, okul çevresindeki iş alanları, kırtasiyecilik, kitap sektörü vs bir çok alan etkileniyor. Koca devasa bir sektör. Çalışan anne babalar içinde okulların kapalı kalması büyük bir sorun.
Okulların kapanması eğitimciler açısından bir sebep değil, sonuçtur. Eğitimciler istedi diye kapanmadı, salgın nedeniyle kapandı ve beklemeye geçildi. Biz eğitimcilerde merakla bekliyoruz. İsteğimiz okulların sağlıklı bir şekilde açılması, öğrencilerimize kavuşmak, işimize dört elle sarılmak istiyoruz. Her şeyin başı sağlık, sağlık olmadan hiçbir şey olmaz.
Öğrenciler okula geldiğinde birkaç öğrencide vaka çıkarsa ne olacak. Temizlik ve hijyen nasıl sağlanacak. Bu iş için okullara bütçe verildi mi, yeterli düzeyde temizlik elemanı yok okullarımızda. İŞKUR kanalıyla sezonluk temizlik görevlendirmesi yapılıyordu bu konuyla ilgili işlemlerin de durdurulduğunu duyuyoruz.
Şu anda konuşulan; 1. 8. ve 12. Sınıfların okula geleceği yönündeki düşünce ağırlıkta. Bazı dersler uzaktan eğitim yoluyla, bazıları okulda yapılacak deniyor. Branşlar arasında denge nasıl sağlanacak. Kanımca okullar açılacak ve görülecek vaka sayısına göre devam edip etmeme konusunda karara varılacak. Okullar açılsa da sorun, açılmasa da sorun. En azından açılıpta karşılaşılan sorunlara göre yol haritası tespit edilebilir.
Uzaktan eğitim ortaokul düzeyinde kısmen, lise düzeyinde ve üniversite düzeyinde olabilir ancak anaokulunda ve ilkokul 1. ve 2. Sınıf düzeyinde hiç olmaz, 3ve 4. Sınıflarda eh işte. Ayrıca bazı derslerin Matematik, Fen grubu, sayısal ve uygulamalı derslerde uzaktan eğitimin verimli olma ihtimali düşük.
Ayrıca uzaktan eğitimde sıkıntı; fırsat eşitsizliğinin daha da derinleşmesi. Her hanede, her bir öğrenci de internet imkanı yok, uzaktan eğitime erişim eşit olmayacak. Aynı sınıfta, aynı okulda, aynı ilçe ve ilde ve de ülke genelinde öğrencilerin eğitim seviyesi farklılaşacak. LGS ve YKS sınavına girdiklerinde öğrencilerin hazırlık durumu aynı düzeyde olmayacak.
Bazı branşlarda ders olmayacağı düşünülüyor. Beden Eğitimi, Müzik, Resim gibi. Bu derslerin öğretmenleri ne yapacak.
Haberlerde gördüğümüz kadarıyla çoğu ülkelerde okullar açıldı ve eğitime başlandı. Bazı okullarda vaka tespit edildi ve okul bazında karantina olduğu söyleniyor. Almanya'da Mecklenburg-Vorpommern ile Hamburg eyaletlerinde bu hafta 2020-2021 öğretim yılı başladı. Ancak Mecklenburg-Vorpommern'de iki okulda görülen vaka üzerine eğitime tekrar ara verildi.
Ülkemizde de okullar açıldığında aynı durumlar ortaya çıkacak. Milli Eğitim Bakanlığı yetkilileri bu ülkelerdeki sorunları yakından izliyordur. Oralardan edinilen tecrübeyle yol haritası tespit edilir.
Yaşadığımız şu salgın döneminde gördük ki hiçbir eğitim yöntemi yüz yüze eğitimin yerini tutmuyor. O nedenle; bir an önce ülke insanımızın 7’den 70’e seferberlik halinde, Maske-Mesafe-Temizlik kurallarına uyup vaka sayısına en aza indirip okulların normal haliyle açılması ve eğitime devam etmesi gerekiyor. Herkese görev düşüyor.