Yeni yıl eskitiyor. Geçtiğimiz yıl aldığımız her şeyimizi de yaşımızı da eskitiyor.Yeni dediğimiz yıllar da eskiyor aslında.Yeniyi gören, eskiyen insanoğlu ne varsa yeni olan hevesle sarılıyor ışıltılı büyüsüne.Eskisi gibi değil,yeni gelen yıllar… Kullandıkça harcadıkça matlaşan, alışkanlık yapıp kanıksanan her şeyi artık çok kısa sürede tüketiyor.

Tazeyken beyinler,çocukken henüz yaşlar, öğrenmenin, yeni bir şeylere kavuşmanın heyecanıyla umudun adını ışıltılı süslerle asıyor hayat ağacının dallarına.Yaş aldıkça yaşamak istediği tüm güzellikleri, gelecekteki hayallerini, renkleriyle bağlıyor gücünü topraktan alan bu ağaca.

Adını umut koyduğumuz,sevgi koyduğumuz, mutluluk koyduğumuz duygular tazeleniyormuşcasına adeta ,eski ve yorgun dünyada yeni umut yılına aşılanıyor. Oyunlar oynuyor kısacık yaşamını güzel geçirmek ve aklını da bedenini de kısa sürede tüketmemek için..Bu dünyayı katlanılabilir yaşamak için.

Kızacaklar şimdi bana; tam yeni yılın ilk gününe merhaba diyecekken güzel hayaller ve umutlar içerisinde neden içimizi karartı yorsun diye. Sabredemedin mi bir gün daha?

Umut edersin; az bir gayret ve çabayla hedefine ulaşmayı.

Umut edersin; biraz çabayla ve dikkatle sağlığına kavuşacağın anı.Umut edersin; senden istenene ulaşmak,sevdiğin işi mesleği yapabilmek hatta;hayalini kurduğun evi ve arabayı alabileceğini…

Tüm bunları alabilecek parayı biriktirebileceğini bilirsin, çünkü; emeğinin karşılığı vardır.Adalette,hukukta senin için yapılmıştır insan olduğundan kaynaklı.

Zengindir senin ülkenin,dünyanın kaynakları, senin çalışmanla emeğinle kaynaklıdır çünkü… Sana aittir o fabrika, o sahiller, benim ülkem dediğin, manevi duygularla bağlandığın sahip çıktığın,uğruna şahit verdiğin o topraklar.

Bu dünyanın üzerindesin dir tıpkı diğerleri gibi… Hatta göçüp gidenler gibi…Henüz insan olduğunu anlamadan vurulan Suriyeli,Filistinli bebeler, Amerika nın arka sokaklarında rengi siyah olduğu için işkenceyle öldürülen kardeşlerimiz gibi…Ya da sömürülürken yaşam kaynakları tüketilmiş Afrikalı, Amerikalı yerliler gibi… Ya da 40 yıl çalışıp emekli olsa da emekli parası ile bir ev dahi alamayan Türkiyeli memur, asgari ücretli işçi gibi…

Neden umut etmesin ki yeni bir yıl da…Milyon dolarlık arabalar babam sağ olsun dercesine sür'atiyle seni devirip geçerken gözünün önünden.

Neden umut etmesin ki; doğal gazın ısıttığı trilyonluk villaların müştemilatında soba bacasının yerini ararken.

Neden umut etmesin ki; milyarlık ayakkabı koleksiyonlarının olduğu odanın tozunu alırken,bir anne “ “Anne cim ben de o fosforlu ayakkabılarından istiyorum” diyen evladının sesiyle …

Belki; sahne almamıştır eğlencenin tavan yaptığı gazinolarda modacı denilen isimlerin dikip giydiği elbiselerle emekçi.

Belki;maddi kazançlar için yalan söylemiştir şakacıktan.Hukuksuz belgelere imza atmamıştır,görmemezlikten gelmemiştir iki gözü de renk körüdür belki.Olur ya; tüm bu şakalar yapılırken yeni yıl da yılbaşı da şakadır belki…