“Çok gezen mi bilir çok okuyan mı?” tartışmalarında ben hep çok gezen tarafında kalmışımdır. Bir yandan gezerken, esasında gezeceğiniz yerler hakkında da okumalar yapmak durumunda kalırsınız. Zaten merak duygusu da okumayla birlikte perçinlenir ve yeni yerler görmek, yeni kentler, yerleşimler keşfetmek insana çok şey öğretir.
Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de turizm üzerine en çok konuşulan sektörlerden birisidir. Bayram olur turizmden bahsedilir, yaz gelir turizm, ekonomi ve istihdamı besleyen önemli alanlardandır turizm. Akdeniz ülkelerinin olduğu kadar farklı beklentileri olanlar için dünyanın her bölgesi turizm için kaynak değeri taşımaktadır.
Bölgemizde de turizm denince başta Amasra olmak üzere, son yıllarda önemi gittikçe artan Küre Dağları Milli Parkı ve başta Bartın ırmağının kendisi olmak üzere su kaynaklarımız ile kıyı yerleşimlerimiz hatırlanmaktadır. 59 kilometrelik sahil kesimi ile Bartın Batı Karadeniz’in önemli turizm çekim alanlarından birisidir. Buna yaylalarımız, su havzalarımız, orman varlığımız da eklendiğinde potansiyel hayal ettiğimizin üzerine çıkmaktadır.
Son zamanlarda yapılan belki de yüzlerce toplantı, çalışma, proje vb olmasına rağmen turizmin istenilen seviyeye geldiğini söylemek güçtür. Başta kamu yöneticileri olmak üzere yaşadığımız kente artı değer katmak isteyen herkesin yaşadıkları bölgenin tanıtımına katkı sunmak ve dolayısı ile sevdiklerine memleketlerinin güzelliklerini göstermek gibi bir arzusu hep olmuştur. İşte gereksinim tam da bu noktada başlamaktadır. Turizm salt yeme-içme üzerine kurulduğunda bir gelenin bir daha belki de yıllar sonra geldiği bir yöne evrilmektedir. Turizm başlı başına bir ekonomik yönetim modeli istemektedir. İşin uzmanı olun olmayın, her gittiğiniz yerde haklı olarak hizmet sektörünün size beklediğiniz üzere birşeyler sunmasını istersiniz. Temiz bir konaklama, damak tadınıza uygun yiyecekler, güvenli bir ulaşım ve en önemlisi de güleryüz ve ucuz erişim kolaylığı beklenenler arasındadır. Tüm bu söylenenler planlanmadığı zaman dünyanın en özel coğrafyasına sahip dahi olsanız bölgenizin tanınması ve güzelliklerin başkaları tarafından bilinip gelecek kuşaklara aktarılması zorlaşacaktır.
Bartın’da yıllar içinde turizmin gelişmesi ve arzu edilen seviyeye gelmesi için çok çalışma yapılmaktadır. Tüm yerel yöneticilerin en önemli gündemlerinden birisi bölgelerinin tanıtımı ve dolayısı ile ziyaretçi beklentisidir. Bartın’da il olmasının ardından artan turizm gelişimleri çoğu zaman ilgili grupların katıldığı toplantılarla tartışılırken, kimi zaman da turizm altyapısının iyileştirilmesi, varolan kaynak değerlerine yönelik bilimsel projelerle desteklenmekte ve yaygınlaştırılmaktadır. Buna kamu kurumlarının stratejik belgeleri ve hedefleri de eklenince özünde turizmden beklenenin karşılanması gerekmektedir. Fakat bu noktada bazı açmazların da olduğu bilinmektedir. Geçmişte gerek Amasra, gerekse Küre Dağları Milli Parkı ve yakın çevresi ile Bartın’ın tümüne ilişkin yapılan birçok çalışma izleme ve denetleme mekanizmalarının aktif çalışamadığı için bir anlamda süreçleri yerinde saydırmaktadır. Her alan, ülkenin ve bölgemizin her noktası kendine has özellikleri ile vazgeçilmez ve özeldir. Buraların gelecek kuşaklara korunup kullanılırken aktarılması konu üzerine sürekli yapılacak öz denetim ve toplantılarla olacaktır. Bu toplantıların en yakını 19 Temmuz 2018 tarihinde Amasra’da yapılacak “Batı Karadeniz Turizm Master Planı” Bartın Çalıştayı toplantısı olacaktır. Bartın Pedaldaşlar Bisiklet Kulübü Derneği olarak da davetli olduğumuz çalıştayda Bartın’ın potansiyelini yine masaya yatıracağız. “Masada Kalmasın” manşetleriyle basına yansıyan bu tip toplantıların yararına sonsuz inanan ve Bartın turizmi konusunda meslek alanları üzerinden katkı sunanlardan biri olarak Amasra’da yapılacak toplantının yararlı olmasını dilerim.
Turizme kaynak olan tüm değerlerimizin uzun yıllar korunması dileklerimle.
Doç.Dr. Mustafa Artar
17 Temmuz 2018 / Bartın
Not: Toplantıya ilişkin detaylara http://turizmbolgesi.com/ linkinden erişebilirsiniz.