Geçmişte basılı gazetelerde de yazmışlığım oldu. Kendi bloğumda yazdığım ve ara ara geri dönüp baktığım, kendimde de değişimlerin olup olmadığını tarttığım zamanlar olmuştur. Köprünün altından çok sular geçti ve zaman akıp gitti. Bu yazıyı yazmak için çok düşünmedim fakat bazı varlığından umut duyduğum kurumsal yapıların ülkemizin, kentlerimizin gidişatını objektif değerlendirmeleri beni klavye başına tekrar geçirdi. Bartin.info ‘daki köşem de uzun zaman yazısız kalmış onu farkettim. Sanırım bu sosyal medyanın da azizliğinden ve inanılmaz hızından kaynaklanıyor. Hemencecik görüşlerinizi yorumlarla paylaşıyorsunuz, kimi anlaşılıyor, kimi de hemen kayboluveriyor.

Yeni bir seçim sürecine giriyoruz. Her seçimin bir sonrakinin habercisi olan seçimlerden bir yenisine. Her adayın “memleket sevdası” söylem yarışına girdiğini de söyleyebiliriz. “Ben seviyorum…”, “Hayır ben daha çok seviyorum…” Sonra markalaşmış markalaşamamış, kangren olmuş, sorun olduğu unutulmuş, herkesin geçim derdinde olduğu bir seçim sürecine. Kazanacaklara şimdiden başarılar diliyorum.

TMMOB Şehir Plancıları Odası Ankara için bir rapor hazırladı. Raporun önsözünde “yerel yönetimler seçimden ibaret değildir. Seçim dönemlerinde popülist söylemler eşliğinde dile getirilen proje önerilerinin ötesinde; yaşadığımız uzun dönemli tahribat süreci içinde yok olan tüm değerlerimizin ve ihlal edilmiş olan haklarımızın yeniden kazanılması ve korunması adına sürekliliği olan bir yerel yönetimler programının ortaya konulması bir ihtiyaçtır” demişler. Tam da bu noktada kimi zaman popülist bulduğum ama önemine inandığım “ortak akıl” devreye giriyor.

Bartın’da yaşadığım ve ilçelerini, beldelerini, köylerini ve insanını tanıdığım için soruyorum;

-          Başkan adayları projelerini ortaya koyarken halka danıştılar mı?

-          Halkın talepleri ile adayın projeleri örtüşüyor mu?

-          Projelerde öncelik sıralaması var mı? Hangisi hangisinden daha önemli belli mi?

-          Projeler kent için hazırlanmış stratejik planlara, programlara uygun mu?

-          Halkın temel belediyecilik hizmetlerinin karşılanmasında mevcut başkanların kendilerinin yapamadığını ve bir sonraki döneme bıraktıkları projeleri var mı? İlk kez aday olanlar bir zaman planlaması yaptı mı?

-          Halk yönetimin bir parçası olacak mı?

Bu sorular uzayıp gider gitmesine de bir son soruyu da sormadan edemeyeceğim. Bartın’da 26 yıldır üniversite var, 2008’de adı Bartın Üniversitesi olan. Kent nüfusunun neredeyse yüzde 25’ini oluşturuyor. Kentin en önemli aktörlerinden fakat sürekli kamuoyunda olduğundan farklı şekilde tanıtılıyor, çoğu zaman da haksızlıklar yapılıyor. Kentin yönetiminde Bartın’ın akademik üretimler yapan en önemli ve başat kurumu üniversite ile ortaklıkları artırıyor muyuz sayın adaylar?

Birlikte üretip, birlikte kentimizi hak ettiği yere taşıyor muyuz? Var mısınız?

Bisiklet dostu bir kent dileğimi de araya sıkıştırarak barış ve huzur içinde bir seçim yarışı diliyor, kazananın Bartın olması arzumu da yineliyorum.

Gününüz aydın olsun.

Mustafa Artar
28 Mart 2019/ Bartın