Bir numaralı kirleticiler olan kömür yakıtlı termik santraller, Türkiye'nin toprağına, havasına, suyuna kastetmekte, insanların yaşama hakkını kısıtlamaktadır. Adana'dan Zonguldak'a kadar bugün elli bir adet kömürle çalışacak termik santral planlanmış, bunların birçoğu lisans almıştır, bir kısmı da lisans alma aşamasındadır. İnanılmaz gibi gelecek ama Türkiye'nin ve hatta Dünya'nın önemli bir besin deposu olan Hatay bölgesinde altı, Adana bölgesinde yedi termik santral yapma girişimi mevcuttur. Yalnızca Adana Yumurtalık bölgesinde yapılacak termik santrallerin toplam kapasitesi 3853MW dır.
İskenderun'a kurulması planlanan tüm termik santrallerin toplam kapasitesi ise 2100MW olacaktır. Erzin civarında kurulacak kömür santrallerinin toplam kapasitesi ise 2900MW ulaşacaktır. Bu santrallerde ithal kömür yakılacak, dışa bağımlı bir enerjinin giderek yaygınlaşması sağlanacaktır. Bu durumda yalnızca bölgemizde kurulacak kömürle çalışan termik santrallerin toplam gücü 9000MW'a ulaşacaktır.
Bir tek kömürle çalışan termik santralin bile gerçek anlamda doğa yıkımını ne kadar ciddi boyutta yaptığı düşünülürse birbirine bu kadar yakın çok sayıdaki termik santralin oluşturacağı kümülatif etkiyi düşünmek bile istemeyiz. Kirli ve çöp teknolojileri içeren termik santraller AB ülkelerince ülkemize pazarlanmakta iş ve istihdam kaygısı duyan halkımız bu santrallere olur vermekteydi. Ama durum değişti. Artık halk uyandı. Gördü ki termik santraller kendisine, çoluğuna çocuğuna iş kapısı olmadığı gibi, yaşamına kastedecek şekilde tüketen oluşumlardır. Artık halkımız farketmiştir ki termik santraller, toprağı ve suyu kirleterek besinlerimizi ve hayvanlarımızı, oluşturduğu asit yağmurlarıyla ağacımızı, tarihimizi, hava kirliliği ile sağlığımızı tehdit etmektedir. Bölgede nesli tükenmekte olup korunma altına alınması gereken Pilus halepensis türü sahil çamı( bu çam cinsi oksijen üretme miktarı en güçlü ağaçtır), nesli tehlikede olan caretta caretta ve cheloria mydas kaplumbağalarının sığınma alanları mevcuttur.Bölge aynı zamanda kuş göçleri için kışlak bir alandır ve nesli tükenmekte olan seksen beş kuşun kuluçkaya yattığı bölgedir.Bu bölge ayrıca balıkçıl, flamingo, kaşıkçı, turna kuşlarının kuluçkaya yattığı tek bölgedir.Termik santrallerden birinci derecede etkilenecek Amanos dağları ise nesli tükenmekte olan dağ keçisi (capra eagagrus), karaca(capreolus), yaban kedisi(felis silvetris), sayısı çok az olan izmir yalıçapkını ve kuyruksüre'nin de doğal yaşama alanıdır. Yine bölgede nesli tükenmenin son noktasında olan kengerlidüz ve korunmaya alınan kayın, meşe, göknar, dişbudak,kayacık bitkileri yetişmektedir. Tüm bunlar hiç kimsenin umurunda olmayabilir. Ancak yavrularının ciğerlerini ve bağışıklık sistemlerini gözden çıkaramayan analar, babalar bu gidişe bir dur demek gereği duymuşlardır. Sivil toplum kuruluşları ile birlikte bir termik santral karşıtı mücadele süreci başlamıştır. 5 Mart 2011 tarihinde Ankara'da yapılan toplantıda 'Anadolu Kararmayacak Girişimi' adı altında ortak hareket etme kararı alınmış, tüm kömür-doğalgaz-fuel oil gibi fosil yakıtlı termik santral projelerinin geri çekilmesi istemi ile yola çıkılmış,Türkiye'de devam eden tüm termik santral projelerinin topraklarımızda şimdiye kadar yaşanmamış büyüklükte bir tahribata yol açacağı gerekçesiyle termik santraller için kredi sağlanmasına son verme çağrısı yapılmıştır. Parlementonun bu tür çöp teknolojinin ithalini durdurmak için yasal düzenleme yapması çağrısında bulunulmuş, bu taleplerin gerçekleşmesi sürecinde hukuki ve toplumsal mücadeleye yasal ve demokratik haklar çerçevesinde devam edilmesi kararı alınmıştır.
Türkiye'de enerji üretiminde fosil yakıtların terk edilmesi, güneş ve rüzgar gibi yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmesi gerekir.
Ayrıca Türkiye BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi, Kyoto ve İrena Sözleşmelerini kabul etmiştir.Hükümetimiz bu sözleşmelerin gereğini yapmalıdır. Türkiye'nin enerji ihtiyacını karşılayacak rüzgar-güneş yatırımlarının bekletilmesi, kömür ve doğalgazlı sistemlere öncelik verilmesi kabul edilemez. Radyoaktivite ve ağır metallere bağlı kirlilik, asit yağmurları etkisiyle kuruldukları yerlerde tam bir yok oluşa sebep olan termik santraller yurdumuzun geleceğini karartacak çöp teknolojili sistemlerdir.AB mevzuatının izin vermediği termik santrallerden elde edilecek elektrik Avrupa enerji ağına aktarılacaktır.Yani Türkiye'nin yeni enerji kaynaklarına hele de bu santrallere hiç ihtiyacı yoktur.
Prof. Dr. Figen Doran
Doğu Akdeniz Çevre Dernekleri Ortak Sekreteri
[email protected]