Geçenlerde Bartın Halkımız yine bir olaya tepki gösterdi. Termik santralden sonra Hidroelektrik Santraline de geçit verilmedi.Ulus ilçesi ile Safranbolu ilçesi sınırlarında Ovacuma çayı üzerinde kurulması planlanan hidroelektrik projesi ile ilgili halkımız durumdan çok rahatsız olduklarını bildirerek toplantının yapılmasını engellediler. Özellikle Bartın Platform üyeleri konuda açıklamalar yaparak halkı santral konusunda bilgilendirdiler.Buna karşı Türkiye genelinde yapılması planlanan HES lere karşı
Devlet Su İşleri , HES'e karşı çıkışlara cevap vermek amacıyla ‘Hidroelektrik Enerji Çevrenin Dostu, Kalkınmanın Lokomotifi’ başlıklı bir sunum hazırladı. Bu sunumda hidroelektrik enerjinin düşük maliyeti ve çevre dostu olduğu savunuluyor. HES’lerin, fosil yakıtların zararlarını azalttığı vurgulanarak tüm yatırımlar tamamlandığında 9 Atatürk Barajı kadar (80 milyar kw/h) enerji üretileceği belirtiliyor. Bu üretimin maddi değeri 10 milyar dolar olacak. Sunumda ayrıca, bilimsel esaslara göre derelere su bırakıldığı ifade ediliyor.Peki biraz da biz öğrenelim neden yapılmaya çalışılıyor bu Santraller.Yararları nelerdir?
Çalışırken atığa ve çevre kirliliğine neden olmayan HES’ler enerji üretirler. HES’ler çevreyle uyumlu, temiz, yenilenebilir, yüksek verimli (yüzde 90’ın üzerinde), yakıt gideri olmayan, uzun ömürlü (200 yıl), yatırımı geri ödeme süresi kısa (5-10 yıl), işletme gideri çok düşük (yaklaşık 0,2 cent/kwh), dışa bağımlı olmayan yerli bir kaynaktır. Parasal olarak değerlendirilemeyen, ölçülemeyen sosyal, kültürel, istihdam ve ekonomik kalkınmaya yönelik faydalar sağlar. Sel ve su taşkınlarını önleyerek can ve mal kayıplarını engeller. Barajlar gibi sediment birikmesi sonucu ömürlerinin 30-50 yıl gibi bir süre içinde bitmesi söz konusu olmadığından derede su olduğu sürece çalışabilir.Buna karşın durumun bu kadar toz pembe olmadığı söyleyen yetkililer de HES'in zararlarını anlattı:
Eğer derenin gereksinim duyduğu oranda su bırakılırsa , inşaat alanından çıkan meteryal dere yataklarına serilmezse hiçbir sorunla karşılaşılmayacağı aşikardır.
Ancak Küresel Isınma Sonuçlarının neler getirip neler götüreceği henüz tam anlamı ile ortaya konulamamıştır.
Yaz ayları beklenen den kurak geçmiş, dereler H.E.S inşaatının olmadığı yerlerde bile kurumuştur. Bir de üzerinde H.E.S olan dereleri düşünürsek oldukça vahim bir durumla karşı karşıyayız demektir.
İnşaat alanlarından çıkan materyal dere kenarlarına veya dere yatağının tabanına serilirse o yörede o güne dek görülmemiş şiddette sel ile karşılaşılacak olması kaçınılmazdır.
H.E.S adı altında uzun yıllar sürecek bir kullanım hakkının yarın ne gibi olumsuzluklara yol açacağı şu an bir muammadır. Ancak bu tür kullanım izinlerinin bazı ülkelerde suyun her tür kullanım hakkını da kapsadığı görülmektedir. Bunun sonucunda yarın içme ve kullanma suyu izinlerinin bu firmalardan alınıp alınmayacağı konusu netleşmemiştir.
Çünkü; 49yıllığına bu izinleri alan çok uluslu şirketler H.E.S tesisisinin üst kısımlarındaki her tür su kullanım şekline doğal olarak karşı çıkabileceklerdir. Buralardan kullanılacak her mililitre su tesise giden su miktarında azalmaya yol açacaktır. Hal böyle olunca bu şirketler mahkemelerde tüm su kullanım şekillerinin yasaklanması yönünde karar çıkarttırabilecektir. (Umarım şartnamelerde yöre halkının su kullanım hakkını düzenleyen maddeler konmuştur.)
Kuruyan derelerin çevresindeki insanlarda çeşitli uyum problemleri ortaya çıkar. Vadide dere boyu giden kara yollarının tesis gövdesi yüksekliğini aşması için virajlı yeni yolların yapımı gerekir ve yollar bir miktar uzar. HES alanında kalan yerlerde “bazı bitki ve hayvan türleri” yok olabilir. Uzun tünel, boru ve kanallar sebebiyle yatakta yeterli miktarda su bırakılmayabilir. Ekolojik denge bozulabilir. Malzeme sahaları ve atık tünel inşaatı malzeme alanları çevreye zarar verebilir. Suyun azaldığı kesimlerde kalan yerlerde zirai gelir kaybı meydana gelir.
Yani durumlardan anlaşılacağı gibi Hadır ilahisi(yeşilin tanrıçası) ve sular ilahisi(parthenious) şehrimizi yavaş yavaş yok etmeye çalışmayalım.Hizmetimizi daha vasıflı ve kontrollü argümanlara dayandıralım.Unutmayalım ki ömrümüz 3 gündür.dün geçti,bugünü rahat yaşamak için yarını heba etmeyelim.
- - - -