Güzeller güzeli Amastristimize göz koydular gözü çıkasıcalar… Oysa biz onu kendi gözümüzden bile sakınıyoruz… Onun, nazlı, mor susamlarla süslü, dünyanın hayran kaldığı, üstelik padişahlar padişahı İstanbul’un Fatihi’nin “Dünyanın gözü” unvanı ile taçlandırdığı onurunu, hiçte ahlâki ve legal olmayan yollardan zedelemeye katlılar…

Sahipsiz mi sandınız siz çılgın bakirenin dünyalar güzeli kızını… Nasıl bir çıkardır, nasıl bir vicdandır ki bu anlayamadık bir türlü… Bu ne tür bir kıskançlıktır. Kolu olmazsa bacağı, bacağı olmazsa gözünüzü çıkarırız der gibi illa zarar verecekler…

Ama neden?

Kapitalist kelimesini ve onun kölelerini hiç sevmiyorum… Kapitalin göz kamaştıran, yürek ve beyin uyuşturan o kötü yan etkisini Bolu Beyi’nin şahsıyla eşleştiriyorum nedense bir anda… Köroğlu Ruşen Ali haddini bildirmişti hani; işte o Bolu Beyin’den bahsediyorum… Köroğlu çok bizde; ama biliyoruz ki Bolu Beyi gibi koltuk işgal edip, iktidar olduklarını sanan hadsizler de çok…

Amastristin sırtını dayadığı dağlar vardı;

O dağlara karlar yağdı… İnşallah çabuk erir… Çevre ve Şehircilik Bakanlığı güzel kızımızın güvendiği ağabeylerinden biridir. İnşallah sahip çıkar diğer kardeşleri gibi…

Dünya Doğayı Koruma Vakfı bile Dünya’nın gözüne sahip çıkmışken, ağabeylerinin ihanet edebileceği kimsenin aklına gelmemeli…

Küre Dağları gibi yeşilin en güzel tonlarının bedeninde sergilendiği, birçok canlıya da sahip çıkan ve bizim de sahip olduğumuz (şükürler olsun!) genç bir delikanlımız var… Bu toy delikanlı Çılgın Bakire’nin de güzeller güzeli Amastristin de kimyevi boya atıklarıyla zaman zaman karaya buladıkları Parthenianın’da hayat kaynağı.

Bu evlâtlar hepimizin… O evlâtlara da sahip olmak için az canlar yanmadı. Az emekler verilmedi… Hangi haddini bilmez, aklınızı karıştırdı anlayamıyoruz. Bu bir ihanettir. İşkence edercesine onu yok edebilecek projelere olur vermek büyük bir ihanettir. Amastris, Parthenia, Küre Dağları ve sahilleri boyunca uzanan mavi sular bizlere baba yadigârı ve bereketimiz…

* * *

Şimdi O, dans ediyor Bedestende… Mavi’nin üzerinden süzülerek gelen rüzgâr savuruyor dönerken kloş eteğini Amastristin… Doğanın ona bahşettiği en güzel renklerin gezindiği sahillerde dolaşıyor saçları... Ahatlardan Çakraz Boz’a kadar, hatta daha da uzaklara, Deliklitaş… Giderosta bile gölgesini görüyorsunuz o çiçek kokusunun mor susamların yosun kokusuyla karışıp yayıldığı sahillerde… Beri de Çılgın Bakire ‘ye daha yakın yerlerde bile dalgaların melodileri ile dans ederek savrulan saçları, mistik havanın içerisinde sanki yüzünüze değiyor. Kirletmek istedikleri Gömü Kızçıkan Koyu ve Çapak Koyunda bile…

Raporlar ardı ardına çıkarken,”Entegre Termik Santral Projesi” adı altında isimlendirilerek, Amasra Çapak Koyu Mevkii için bir termik santral ÇED başvurusu, Çevre ve Şehircilik Bakanlığına yapılmıştır. Bakanlık bu başvuruyu kabul etmiş, hem de daha evvel kendi hazırlayıp yürürlüğe koyduğu Zonguldak-Bartın-Karabük Çevre Düzeni Plânına göre, Bartın ili sınırları içerisinde TERMİK SANTRAL YAPMAYA UYGUN YER YOKTUR raporuna rağmen…

Bu ne perhiz ne lâhana turşusu?

Teknik bilirkişi olmaya hiç gerek yok inanın…

Bu tutarsız açıklamaların yanında, bilirkişilerin yayınlarını da okumak; hatta bu şirketin açıklamalarını bile takip ederek, mevcutta, ülkemizde ve başka ülkelerde bulunan termik santrallerin konuşlandırıldığı yerlere de göz atarak, bölgemize aykırı bu projenin olamayacağını, olmaması gerektiğini anlamak mümkün…

Balık yemek istiyorum tıpkı şimdiki gibi…

Denizde haşlanmış suların içerisinde balık arama zahmetine girmeden…

Yeşili tüm tonlarıyla görmek istiyorum

Ve ciğerlerime doya doya çekmek istiyorum oksijeni hiç düşünmeden,

Patlatırcasına bronşlarımı…

Oğlum da, kızım da sebeplensin tanrının bahşettiği tüm bu nimetlerden…

İstiyorum…

Ve kimse engel olamasın buna, hiç kimse kirletmesin, yok etmesin dünyamı…