“mezar taşıma Cumhurbaşkanı değil,ABDULLAH yazın” (Aliya İzzetbegoviç) Allah Rahmet eylesin.

Dünya hayatında takılan rütbeler, taltifler, payeler, mezara kadardır. İster inanılsın isterse inanılmasın gerçek budur. Yerin altında ki milyarlarca insan,görebilen göz ve kalplere nasihat olarak yeter artar bile.

Müslüman tebliğ yapar, kötülükten sakındırır, iyiliği tavsiye eder. Dualarında kendini Allah’a yakınlaştıracak ilim ister ki! Allah’a ulaştırmayacak ilme sahip olmaktansa ümmi kalmayı tercih eder.

Bizler iyiyi isterken,iyi doğru güzel davranışlar sergiliyor muyuz diye kendi iç dünyamızı sorgulamalıyız.Bunu ister dinsel terazi ile, isterseniz demokrasi değerleriyle yapabilirsiniz.

Hangi terazi ile ölçerseniz ölçün, toplumda iyi iyidir,doğru doğrudur. Şahsa ve kurumlara göre bu yargılar değişmez.

Bireyler kişisel özgürlükleri tercih ederler. Özgürlükleri kısıtlandığında güçleri oranında tepki verirler.

Eze eze demokrasi gelir mi gerçekten? Kedi sevimlidir fazla sevip sıkmalarsanız sizi tırmalaması kaçınılmazdır.

Bir toplumun hak,hukuk ve yaşam alanları yok edilerek demokrasiyi bırakın sıra dışı yönetim bile ilelebet sürdürülemez hal alır.

2008 de demo demokrasi başlıklı bir yazı kaleme almıştım. Yazımın içinde şöyle bir bölüm vardı;

“para, mevki, şan ve şöhret tutkusu halkı ezip geçiyor. Halkı daha aşağı gören, kendisi gibi düşünmeyeni hazmedemeyen dünyevilikler her zaman var olagelmişlerdir. Napolyon para para derken yüzyıl önce dünya anahtarını ifşa etmiş. Bütün ideolojileri, inançları, fikirleri kendine köle eden, el pençe durduran para = menfaattir.”

Ülkemizde demokrasi hayaldir. Kendi koltuğu için dini değerleri hiçe sayarlar, Bayrağı satarlar, gazete manşetleri ile başkalarının hayatlarına son verirler. Makul ve makbul olan şüpheli sahibinin istediği gibi konuşmaz ise yaşam şansı yoktur bu güzelim ülkede. Millet benim diyen ve benim her yaptığım millettir duruşunu hangi akil kabul edebilir ki!

BİRBİRİNE KEM GÖZLERLE BAKAN TOPLUM İSTİYORSAK BU YOLDA DEVAM EDİN.