DOKTOR HASTA, BEN HASTA, KİM KİMDEN İYİDİR Kİ?

Hastanın psikolojisi,doktorun çaresizliği, çağın getirileriyle, sistemin de hatalarıyla, ne varsa ortamda birleşince diyaloglarda enteresan haller alıyor tabi…Sabırlar törpülene törpülene incelmiş, bilen de bilmeyen de lafa girmiş, ortalık zaten gani akademisyen kaynıyor.

Avrupa Birliğine gireceğiz derken orduyu küçültüp,her ile bir üniversite açıp,dört üniversite mezunundan  üçünün işsiz olduğu üniversiteli işsizler ordusu kurmak şovun en göz alıcı sahnesi olsa gerek.



Hastahane koridorlarındaki saymakla bitmeyecek çilelerden sıra bulup muayeneye giren hastanın suratında ki ifade, doktorun yanına girince değişiverdi. Hasta, takviye sakinleştirici almış gibi duruyordu. Sırada  daha onlarca hastanın olduğunu bilen doktor acele ederek,  hastanın yüzüne bile bakmadan :

-Söyle ne şikayetin var?

Çok kısa sürede şikayetini olması gerektiğinden de daha iyi anlatıp,beklemeye geçen hastaya doktor,  ani bir refleksle dönüş yapıp,hastayı şöyle bir süzdü.Çok hızlı olmadı mı dedi.Onlarca hastadan sonra algıları da dumura uğramış olacak ki böyle bir soru neden sorulabilirdi ki?Ama ilk dalgadan sonra ikinci şokun geleceği belli olmuş gibiydi. Hasta ağzını açmış olmamasına rağmen, beklediğim cevap bu değil sen kimsin dercesine

Dur bakalım burada doktor benim,sen ne oluyorsun dedi.

Hasta,sakinliğini koruyarak:

-Ben de doktorum dedi.

Muayenehanenin kapısı ardına kadar açık koridorlarda ki  hastaların anlam veremediği bu diyalog ister istemez herkesin dikkatini çekiyordu.

Doktor ayağa kalktı ve hastasına vücut diline hakim havası verircesine:

-Ukalayız da,ne işin var o halde burada dedi.

Hasta:

Benim hastalığımın uzmanı sizsiniz dedi.

Doktor:

-Sen bana nezaketi ve güzel konuşmayı mı öğretiyorsun şimdi?

Hasta:

-Olabilir,yeter ki isteyin,ben aynı zaman da Türkçe öğretmeniyim.

Doktor:

-Sen çok oluyorsun amma,şimdi bir de seni gazeteye verir, manşet yaparım de de o da olsun…

Hasta:-Toplumsal sorunlar üzerine araştırma yazıları yazan bir gazeteciyim de…

Doktor:

-Bak kardeşim,hadi git, nereye şikayet edeceksen et.Beni şu saatten sonra mahkeme mahkeme dolaştırıp seni zararlı çıkartmak zorunda bırakma istersen. Tepemin tası tamamen atmadan da git lütfen.

Hasta:

-Lütfen siz benim içi endişelenmeyin,şunun şurasında iki yıl sonra avukatlık diplomamı da alıyorum…

Bu diyalogdan sonra aklınıza ilk gelen Aziz Nesin’in “Deliler Boşandı.”adlı traji komik hikayesi oluyor....