Eee ne demişler; “Bal tutan parmağını yalarmış!”, “Tekkeyi bekleyin çorbayı içermiş!”. Çevremizde bu lafları çok duyarız değil mi değerli dostlarım?

Kısa yoldan, çaba sarf etmeden, alın terini akıtmadan zengin olmanın yolunu arar olduk uzun yıllardır. TV dizileri ve Amerikan filmleri yoluyla 20. yy’ın insanı bu kolaycılığa itildi. Toplumdaki değerler sisteminin altını üstüne getirdik. Atasözlerini ve deyimleri bile işimize geldiği gibi söyledik.

Bir işin başarılmasında türlü sıkıntılara katlanıp sabretme, azim ve gayret gösterme, uzun süre çalışıp emek verme ve bütün bunları yerine getiren kişi, eninde sonunda bu davranışının yararını görür; bir mükâfata mutlaka kavuşur anlamındaki “Tekkeyi bekleyen çorbayı içer” şeklindeki atasözünün anlamı bile sayemizde değişti. Hepimiz çorbacı olup çıktık. Dur durak bilmeden çorbayı da içtik, yemeği de yedik.

Devlet malı deniz, yemeyen domuz/keriz diye diye yıllardır devleti yani milleti soymadık mı, soyanları affetmedik mi, yaptıkları yanlarına kar kalmadı mı?

Yolsuzluk, rüşvet, irtikap, soygunlar, biz vatandaşların yıllardır söylediği, şikayet ettiği konular değil mi? Biz her konuşmamızda demiyor muyuz? Kul hakkı, Kul hakkı. Ee ne olacak bunun sonu.
Keşke “Bir başa, bir göz yeter” diye bilseydik de kanaatkar olup ihtiraslarımız dizginleyebilseydik.

Bu tür hak gasplarına karışanların, Japonya’da olduğu gibi intihar etmesini beklemiyoruz ama yavuz hırsız ev sahibini bastırırmış pozlarından sıyrılarak bulunduğu makamı terk edip gitmesi en uygun olan yoldur. Yargı yoluyla da layık olduğu en ağır cezayı alması toplum vicdanını rahatlatacaktır.

Yoksa bir hırsızlık, bir yolsuzluk olayı kanser hücresi gibi girdiği bünyeyi ama 1 sene de ama 5 senede öldürdüğü gibi toplumu içten içe yok ediyor. Atalarımız bir lokma bir hırka için yaşarken, az olsun zor olsun ama helal olsun derken bizim düştüğümüz duruma bakar mısınız? Bizim şiarımız kolay olsun ve çok olsun adeta deveyi hamuduyla götürüyoruz. Düşünmüyoruz ki keçiyi yardan uçuran bir tutam otmuş. Bir gün biz de bir tutam ot yüzünden uçabiliriz.

O nedenle diyorum ki artık bal tutan parmağını yalamasın, balı kavanozda tutsun. Kendisine kavanozda emanet edilen balı kavanozu kırmadan ve kapağını açmadan sahibine geri teslim etsin.