En kuvvetliniz, öfke anında nefsinize hâkim olmaktır.
(Hadis-i Şerif)

Öfke; saldırganlık tepkisi, kızgınlık, hışım, hiddet, gazap…

Gün içinde birkaç defa başımıza gelmesi muhtemel duygu,  sevmediklerimiz hakkında çevremizdekilere açık verdiğimiz en önemli ipucu… Nice uzun dostlukları bitiren, birliktelikleri yaralayan, nice güzel olayları zehir zemberek hale getiren zalim davranış…

-Haddini bilecek herkes!

Diyenlerdenseniz ve öfkenize yenik düşünce yer gök inliyorsa sesinizle eyvah ki eyvah! O zaman siz; Öfke Kralı’nın gönüllü neferlerinden biri olmuşsunuz demektir. Köle iken krallığa terfi ettirdiğiniz nefsiniz değişik bir boyut kazanmıştır artık. Sizi, sabır göstermeniz gereken o özel anlarda kolaylıkla avucuna alıp, sesinizin içine kırıcı sözler ekleyip duvardan duvara fırlatıyorsa şayet yaşamınızın sonraki karelerinde sabır kalkanınızın hızla eridiğine şahit olacaksınız demektir.

-Yapana değil, yaptırana bak!

Savunmanız bu mu?

İnsanları hataları, kusurları ve bilmedikleri bazı olaylardan dolayı kabullenemeyip, sinirlenebiliyorsanız inanın durumun vahameti hakkında ne yazılırsa yazılsın yine de eksik kalacaktır. Hatalar karşısında asabileşmek yerine derin derin nefes alıp, bakış açınızın yönünü değiştirseniz nasıl olur acaba? Sizi strese ve gerginliğe iten, enerjinizi ve adrenalin salgınızın artmasına, kalp atışlarınızın hızlanmasına, kan basıncınızın artmasına iten sebepler topluluğunun sofrasına oturmaya zorlayan öfke kralına restinizi çekseniz paşalar gibi de rahata erdirseniz tüm vücut fonksiyonlarınızı olmaz mı? Baş, mide, solunum rahatsızlıkları, sinir sistemi ve duygusal rahatsızlıklardan uzak, sakin ve mutlu bir hayatı benimsemek istemez misiniz?

-O da benim sinirlerimi bozmasın!

Size hiç yakışmıyor…

Bu kadar basit birkaç kelime ardına sığınıp, asıl hataları  ve kırıcı sözleri sizin yaptığınız düşünülürse eğer hangi kralın ordusunda olursanız olun anında mimleneceksinizdir. Öfkeden deliye dönmüş olsanız da, karşınızda ki insan sizin ezeli düşmanınız olsa dahi onun yaralarına dokunacak, gururunu incitecek söz ve davranışlardan kaçınmanız hayatınız boyunca yaptığınız (eğer sonuç galibiyetse)  her savaştan daha üstündür. Kızgınlık anında; hayatınızı etkileyecek her olay ve kişiden uzak kalmak, engin hoşgörü ile olayları tatlıya bağlamak gibisi yoktur.

-Hak etti ama!

Cidden böyle düşünüyor olamazsınız…

Mantıklı  olmalısınız. Size yapılmasını istemediğiniz hiçbir olayı  başkasına yapmamalısınız. Hatalar telafi edilebilir, eksikler tamamlanabilir ama kırılan kalplerin onarımı imkânsızdır. Ok yaydan çıkmadan önce hedefi değiştirmelisiniz. Sırf siz duygularınıza hâkim olamıyorsunuz diye “hak etti” sözcüğünü kullanabilir misiniz? Sanırım “Öfke gelir göz kararır, öfke gider yüz kızarır…” atasözümüzü yabana atmamak gerekir.

Öfkenin olduğu yerden pişmanlık biçilir…  
(A.Manzoni)

Sabretmenin çok zor olduğu zamanlarda mekân değişimi her zaman iyidir. Asabiyetiniz ilişkilerinizi sarsacak düzeye gelmeden önlem almalısınız. Hayal gücünüzün nimetlerinden faydalanıp, olayların veya kişilerin olumlu taraflarını hayal edebilirsiniz. Telkinleriniz hep iyiye yönelik olursa sinir katsayınızda önemli bir düşüş olacaktır unutmayınız.

Her şeye rağmen hala sinirleniyorsanız, tüm telkinler, hayal kurmalar, yer değiştirmeler, asabiyete mahal veren kişilerden uzak kalamıyorsanız lütfen bir köşeye gidin ve içinizden dua ederek, yaşadığımız, kavga ettiğimiz, kalp kırdığımız, birilerine karşı üstünlük tasladığımız bu dünyanın “İki günlük” olduğunu unutmayınız.