Bartın'da sanat nasıl geçer?
Kışları bol yağışlı, tıpkı baharları gibi. Yazları sıcak ama kurak değildir, yakmaz kimseyi…
Bartın’ın iklimidir sanat.Doğa ne getiriyorsa her daim; felâket bile olsa, ardında ki bereketi, unutturuverir yıkımı… Görsel, işitsel beş duyunun şölenine dönüşüverir Bartın… Evet; Bartın’da sanat; iklimi gibidir. Dört mevsimi en şiddetli haliyle yaşar. Dört mevsimin ardında ki bereket, şölene dönüşür. Yağmur ormanları gibi tıpkı... Hırçın yağmur, çılgın Bartın Çayı’nı köpük köpük taşırır arazilerine, hatta caddelerine… Bıraktığı alüvyonlar, gövdesinden kendiliğinden kopan dal parçasına bile bereket olur, yeşeriverir düştüğü yerde; kırgın, kuruduğunu sanan dal parçası… Kozalaklar her yağmurun, her karın altından mutlulukla dans ederek gökyüzüne uzanıp, sanki onca kalabalığın içinden fark edilemeyeceğiz endişesine kapılıyormuşçasına, şımarık şımarık reçine kokularıyla selâm verirler yeni mevsime… Zamanla büyüyen çam ağacının ve kuruduğunu zannedip, küserek kırılıp, dibine düşerek yeniden yeşeren meşe ağacının dallarında senfoni oluşur, onlarca kuş dizilir, rengârenk sıra sıra… Hiçbir yerde dinleyemeyeceğiniz bu kalabalık koronun muhteşemliği konusun da hiçte alçakgönüllü olamayacağım… Her güzelliğin karşısındaki müzik farklı olabilir, o halde, bir de “Bartın’da dört mevsim’i” dinlemelisiniz... Kulaklarınızda bıraktığı lezzetin, Bartın’a has olduğunu anlayacak, bariz farkı siz de göreceksiniz… Evet, dedik ya; Bartın’da sanat dört mevsim gibi yaşanır. Her seferinde bir evvelkinden daha muhteşem ve çok daha bereketli… Az evvel, şımarık kozalağın düştüğü çamın, eğilin bir de dibine bakın. Dibinde, bir evvelki sonbaharın biriktirdiği, nazlı sarışınların altında ki bereketli yaşamlara da bir göz atın; çoktan çapaya başlamıştır; anaları toprağın gönlünü almak için. Biraz da bu çabaların sebebi, göze girmek için diğerlerine nispet edercesine galiba...
İzlerken bu hissede kapılıyorsunuz, insanoğlu doğanın bir parçası değil midir? Nispette eder;belki kıskanır; bencil de olabilir… Ama sanatçı bütün duygularını sanata katışıksız aktarır ki bunun tartışılabileceğini düşünmüyorum… Bizim sanatkâr da sanatını uç noktalar da icra ediyor anlaşılan… Bartın’da dört mevsim-Bartın’da sanat…
Düşünebiliyor musunuz o rengârenk tabloyu salonunuzun bir köşesinde? Alın götürün geldiğiniz yere, memleketinize; asın eviniz de salonunuzun duvarına diyeceğim ama değer biçilemeyecek, taşınamayacak kadar bu büyük tabloyu doğa ana, sadece burada seyredebilmenize izin veriyor… Ana işte, ayırmak istemiyor gözünün önünden evlâdını. O, anacığının eteklerinde güzel; O, burada şölen; O burada doğal bir tablo… Ressam tartışmasız mükemmel, mucize kavramı burada anlam kazanıyor. Arayıp da bulunamayacak renklerin sahibine teşekkür edelim hep birlikte…
Kıyın kıyın oymuş heykeltıraş, billur gibi altın kumunu da sermiş kilometrelerce Bartın sahillerine… Bir küçücük bakıcık, hassas bir kulak, nazlı bir dokunuş ve kocaman da bir yüreğiniz varsa; bir kez görür ve takılı kalırsınız Bartın’a… Rivayeti de var: Gönül zenginliğinin, genç gönüllerin mimarıdır rivayette sular ilahesinin içme suyu. Kavşak suyuyla yaşarsınız sanatın kendisini, şarap gibi içtikçe kendinden geçerek… Sözler; dizi dizi dizilir, şaire ilham olur dört mevsim Bartın’da… Tablo olur gönül gözüyle bakarsanız Bartın Çay’ının kendisine ve etrafında ki rengârenk dostlarına. Ressam’ın malzemesi de boldur işte bu sebepten Bartın’da… Heykel tıraşta boş kalmaz…
Bartın’da yaşamlar, en güzel örneğini, gönül dostlarının sergileyip sunduğu örneklerde de göstermiştir, genç yaşlı tüm halkına ve misafirlerine... Bartın, dört mevsimini halkıyla yaşıyor her daim. Öncüleri gurur duyuyorlar bu küçük ama dolup dolup taşan Bartın da… Tıpkı tiyatro Çınar gibi… Çoğu memlekete nasip olmayan, kendiliğinden oluşan şımarık ormanlarını, yaşama bir nefes oksijen katan yeşilini de koruyor tiyatro çınarın ev sahibi Bartın Güzel Sanatlar Derneği’nin neferleri… Anlatıyor misafirine de kendisine de: Gerek, sergiledikleri sahne oyunlarıyla; gerek, fırça darbeleriyle, muhteşem dört mevsimin hakkı olan şımarıklığını tablolara nakşederek; gerekse, dallarda ki kuşların bestelerini şakıyarak enstrümanların gövdesinde, yetiştirdiği özel yetenekleriyle sahnedeler her daim…
Minik, genç ve yetişkin yeteneklerini, Bartın’ın içerisinden ayıklayıp sunmakta hiç zorlanmıyor bu gönül dostları… Akılcı yaşamları da savunuyorlar caddelerde, bürokratik sahnelerde. Güzellik, hak ve adalet iç içe gönül dostlarının penceresinde… Biliyorlar ki; Bartın’da onlar kadar çok şanslı… Çünkü Dört mevsimdir Bartın’da sanat… Her mevsimde daha bereketli ve her mevsimi de korunmaya muhtaç…