…bilmiyorsun tabi şimdi neler oluyor Bartın’da? 

Hep ilk ayrıldığın zaman gibi sanıyorsun. Belki de “ne olabilir ki hep aynıdır Bartın…” diyorsun, diyorsun ama gün gün değişiyor Bartın bilmiyorsun.

İyi işte buralar ama aynı değil. Ayları, günleri bulmuyor değişmesi, neredeyse saat saat değişiyor Bartın. Sabah bereketini yakalayan birkaç esnaf gülerek karşılıyor günü. Önünde bir bardak çay, soğumaya yüz tutmuş bir simidini de müşteriyle paylaşma çabasında. Güne yavaş yavaş uyanıyor Bartın. Ancak uyumayanlarda var…

Gecenin şalını birlikte toplayıp, güneşin eteklerini taşıyan bir sürü insan var. Onların bulunduğu yerler hep kalabalık, hep telaşlı… Hep birilerini karşılayıp birilerini yolcu ediyor… Omuzlarında ki sorumluluğun ağırlığı yüzlerine yansımış, gözlerinde ki ışığın “ emek, ekmek, devlet…”diye parlayıp- taştığı zamanların belki de en zor anları geceden gündüze dönerken…

Dedim ya an an değişiyor Bartın… Bir bakıyor sessizlik bir bakıyorsun gürültü kralı sahiplenmiş sokak ve caddelere. Bir bakıyorsun kalabalık, bir bakıyorsun in, cin top oynuyor caddelerde. Arada atılan naralara alışmış boş kaldırımlar… Sesler küçülüyor, sesler canavarlaşıyor bazen. Vitrinlere çarpıp yerlerde kırılıyor buz kırıntıları gibi…

Lakin aynı kalmıyor Bartın. An an değişmekte. Ara sokaklara adımlar asılmış ekmek parası için. Kimi ayaklar zarif, kimileri uyku mahmurluğuyla tökezlemekte… Adımların az ilerisinde sınırları çizili. Bir sokak bilemedin iki sokak ileride kısa duraksamaları. Tekerler gelecek, gelecek ve alıp götürecek adımların sahiplerini ter attıkları yerlere.

Bir başka sokağın kaldırımları da bekleşen bir yığın insanı ağırlamakta. Gözlerin de uykuya hala çok yer var, sırtlarında garip bir kamburluk... Her kamburun bir adı var evlilik, çocuk, ana-baba, düğün…

Yük ağırda olsa, kimse şikâyetçi değil. Ekmek parası işte aslan, ejderha, ayı, fark eder mi yeri sence? yüce dağların başı bile vız gelir ulaşıp almak için, zor da olsa almak lazım değil midir sence?

Bartın aynı değil Bartın değişmekte anlayacağın…

Adımlar eksiliyor adımlar çoğalıp emekliyor Bartın da. Adımlar veda ediyor “hüküm verilip, vade dolduğunda…” aynı değil Bartın. Aynı kalmıyor hiçbir zaman. Sen de aynı değilsin ben de aynı değilim zaman da aynı değil hayatta…

Yeni bir uyanış hâkim şimdilerde, renkli bir Bartın’ı karşılayacağız yakında.

Hüzün elbiselerini çıkardı ağaçlar, hepsinde ayrı bir cümbüş kıyafeti, ayrı ayrı çiçekler… Bartın çayının müdavimleri bahar senfonisinin ilk provalarına başladı. Vrak! Vrakkk… Vrakkk… arada detone sesler kulak tırmalasa da gözlerimizin eğlencesi minik karabataklar…

Kırlangıçları; sesinde bahara dair binlerce şiirle karşılayacağız yine... Yine aynı kalmayacak Bartın, yine değişecek inatla.

Martıların kanatlarına yüklenecek gurbetçiler için yeni özlemler. Eli kulağındadır bahar rüzgârlarının seninde kapını çalıp, selamlarını alman. Son kez duyacaksın gurbet yağmurlarından Bartın fısıltılarını. Aynı sanma sakın Bartın’ı bak hızla değişmekte…

Erosun okları sadakta hazır, günü gelince “ gez, göz, kalp, aşk…” hedefte. Bartın değişecek yeni baharla. Acılar sızacak, hüzünler ölecek bir kenarda…

Sabah seherleriyle uğurlanacak yeni hasretler dedim ya işte Bartın hızla değişmekte…