Canan TAN / Piraye

Yine şahane bir kitapla karşınızdayım. Bazı kitapları elinizden bırakmak istemezsiniz bazıları ise okumamanız için direnir adeta.Bu kitabımız tabiri caizse bir solukta okuyacağınız bir kitap.Hele birde sevdiğiniz biriyle okursanız tadından yenmez.

Kitabımızın kahramanı tek ; Piraye. İdealist sosyalist bir karakter. Herkesin hakkıyla çalışması ve kazanması gerektiğini savunuyor. İsmi noktasında babasını sıkıştırınca babasının koyu bir Nazım Hikmet taraftarı olduğunu ve Nâzım Hikmet’in eşinin ismi Hatice Piraye. Bunu koyacak kadar şiir sevdiğini öğreniyor. Kitabın sonunda hayal ürünüdür yazsa da bir çoğumuzun etrafında karakterlerin yaşantısından parçalar bulmak mümkün. Zaten en iyi hikayeler de gerçek hayattan çıkar derler. Ve değerli tek hikaye vardır; o da bedelini senin ödediğin hikaye. Yoksa kimse kimsenin hikayesine aldırış etmiyor dönüp bakmıyor. Piraye’miz de Marmara üniversitesi diş hekimliği fakültesini kazanmış genç hayatı daha toz pembe. Ama doya doya yaşamaya kararlı. Arkadaşlarını ise sadece arkadaş olarak görüyor. Zaman ilerledikçe ciddi ilişkiler içinde bulunuyor. Ömer var çok şey paylaştığı ve çok güzel vakit geçirdiği. Mutlu huzurlu yanında kendisini rahat hissettiği. Ama ciddi ilişkileri engelleyici olarak sayıyor ve Ömer ile yolları ikisinin inadı yüzünden ayrılıyor. Yıllar sonra şu soruyu sormuştur kendine. Acaba ikimizden biri inadından vazgeçseydi her şey daha mı başka olacaktı. Bütün hayatını şekillendirecek olan karara imza atıyor. Hepimizin yaptığı şey aynı aslında bir karar verdiğimizde onun bütün hayatımızı sardığını hayatımız olduğunu biliyoruz.

pirayeDiyarbakır’lı şeyh torunu ağa oğlu Haşim bey ile evlenmeye karar veriyor. Olur olmaz şeyler için tartışsalar bile Haşim bey gönlünü alıyor prensesimizin. Asla dediği Diyarbakır’a gelin gitmeyi kabul ediyor. Ama seviyor mu sevmiyor mu yoksa sadece değişik hisler hissettiği için mi yada onu büyülediği için mi yada çevre baskısı mı bilemiyoruz. Ama kesin olan bir şey var ki ; asla, asla dememek lazım J  Diyarbakır adetleri farklı geliyor oradaki saygı kuralları, aile ilişkişkileri,çevre ilişkileri ve mahalle baskısı dediğimiz şey iyice hissettiriyor. Hatta ve hatta itibarlı aile oldukları için erkek evlat hususunda iyice belli ediyor kendini. Açık açık söyleniyor senden olmazsa başkasından olur,üzerine kuma gelir diye. Nitekim ümidi kesip kuma getiriyorlar. Piraye ne yapsa boş tutunacak dalı yok yaban ellerde kendini çaresiz hissediyor. Haşim bey bile karşı koyamıyor. Ve ayrılıyorlar. Haşim bey son kez görmeye geldiğinde oğlunun olacağını öğreniyor ve diyor ki haşim koy ismini tek bunu rica ediyorum. Piraye o defteri çoktan kapattığı için yüz vermiyor ve kan davasından Haşim bey’in öldüğünü duyunca yine pişmanlığını gizleyemeyip doğacak Haşim’i ile konuşuyor ona anlatıyor….

Bu kitabı sevdiğiniz biri ile okumanızı tavsiye ederken Nazım Hikmet’in eşi Piraye için yazdığı bir şiir ile bitiriyorum sözlerimi

Sende yüreğim var; canım var

Aklım fikrim var. Sende herşeyim var….
 
Selametle .