2011 yılına Loc Vadisi’ndeki hidroelektrik santral (HES) inşaatı için verilen yürütmeyi durdurma kararı ile girmiştik.



HES inşaatı ‘kaçak’ olduğu için öncesinde zaten mühürlenmişti.



Vadilerini savunmak için 28 gün boyunca HES’i yapmak isteyen şirket ORYA Enerji’nin İstanbul’daki genel merkezi önünde oturma eylemi yapan Loçlular, bu zaferi horonla kutladılar.



Doğanın geri dönüşü olmayan tahribatına neden olacak Cide’deki HES projesi durdurulmuş, başından beri inançla ve inatla vadilerini savunan ‘sarıyazmalılar’ kazanmıştı.



Bu, hidroelektrik santrallere karşı Anadolu doğasını korumak için tek beden tek ruh olan Loçluların kararlı direnişinin haklı zaferiydi.



Vadileri kadar temiz ve güzel Loç halkının birlikteliği ve dayanışması doğa korumada kilometre taşı olarak tarihteki yerine alacak.



Ancak ne var ki bu kararın ardından daha iki gün geçmeden yeniden acı gerçekle bir kez daha yüz yüze geldik.



Üç beş kuruş para için doğayı yok etmek isteyenler asla pes etmeyecekti.



Anladık ki Loç Vadisi henüz kurtulamamıştı.



Neden mi?



Çünkü doğayı ve çevreyi korumakla yükümlü olanlar 28 Aralık gecesi Meclis’te bir yasayı sessiz sedasız değiştirmişlerdi.



Yenilenebilir Enerji Yasası’nda yapılan ufak bir değişiklikle sadece Loç değil Türkiye’nin doğa adına korunması gereken neresi varsa hepsi HES şirketlerinin talanına açılıyordu.



Üstelik de bu karara kimse itiraz etmemiş, karar Meclis’te adeta oy birliği ile alınmıştı. Bu kanun, açık ve net olarak uluslararası sözleşmeleri ihlal ettiği için aynı zamanda hukuk dışıydı. Hukukun bütünlüğü ilkesine aykırıydı. Ancak bu “ayrıntı” Meclis’in ve onun komisyonlarının gözünden kaçıvermişti.



Böylece, doğanın milyonlarca yılda nakış gibi işlediği zengin Anadolu kaderine milletvekilleri el kaldırarak karar vermiş oldu... Yokoluşa kalkan eller!



Şimdi Anadolu’nun bu yıkım planlarına sessiz kalacağını zannediyorlarsa eminim çok yanılıyorlar.



Anadolu doğası kibir ve hırsının esiri olmuş bir avuç insanın el hareketiyle yok edilemeyecek kadar güçlü ve zengin. Bu topraklardaki yaşamı tırnaklarıyla kazıyarak var eden halk elbet bu haksızlığa uygun bir cevap verecek.



Suyuna, toprağına, doğasına, tarlasına sahip çıkanlar hiç de hafife alınmamalıdır. Bilinmelidir ki şimdi İkizdere Vadisi, Fırtına Vadisi, Alakır, Hasankeyf, Loç Vadisi, Yuvarlakçay ve daha nice eşsiz vadi daha güçlü savunulacak. Onlar artık kanunların değil belki ama, halkın koruması altında.



Esas horon, davullu zurnalı kutlamalar Anadolu’daki tüm nehirler özgür aktığında yapılacak.



Sonuçta yasayı bir avuç insan yapar, koca bir halk nehir gibi birlik olur bozar.



Onlar suyumuzu almak için geldiler. Biz onlara sel vereceğiz!



Güven EKEN (Radikal)

- - - -