Tek partili dönemden çok partili döneme geçene kadar yapılan tüm seçimlerde 'açık oy-gizli tasnif' yöntemini benimseyen CHP, şimdi günümüz Türkiye'sinin demokrasisini beğenmiyor.
Geçmişte yaptığı toplum mühendisliği, camilerin ahıra çevrilmesi, ezanların türkçe okutulması gibi uygulamalarıyla milletin zihninde derin izler bırakan CHP, ilk demokratik açılımı sağladığı 1950 yılından bu yana hiçbir seçimi tek başına kazanamıyor. Koalisyonlarla, ara rejim dönemlerinde birkaç kez yönetime gelmiş olsa da iktidara bir türlü tutunamıyor..
Daha doğrusu şu an yetersiz bulduğu demokrasi, esasında CHP'ye hiç yaramıyor..
Çünkü halk, demokrasi ortamında yapılan seçimlerle CHP'yi 67 yıldır tek başına iktidar yapmıyor.
CHP, Türkiye'nin en köklü ve en eski partisi, bunu kabul edelim..
Karşısında yenildiği Demokrat Parti, Adalet Partisi ve Anavatan Partisi'nin artık esameleri bile okunmuyor?
Kendi içinden ayrılan Güven Partisi, Cumhuriyetçi Parti, Sosyal Demokrat Halkçı Parti ve Demokratik Sol Parti'yi günümüzde pek çok insan bilmiyor...
Yani karşısında olanlarda, içinden çıkanlarda artık yok!
Fakat hiçbir seçimi kazanamayan CHP hep var...
Bal yapamayan arının kendisi gibi ezeli ve ebedi muhalif olan CHP, Türk siyaset arenasında iktidar olarak değilse de muhalefet olarak hep var.
Karizmatik liderler ülkesi olan ülkemizde Menderes, Demirel, Ö zal kazanıyor, Tayyip Erdoğan hep kazanıyor da, CHP bir türlü kazanamıyor?
Çünkü CHP'nin karizmatik liderden yana şansı gülmüyor..
İşte bu yüzden el freni çekili siyaset yapıyor..
Müttefikleri ile beraber ne olursa olsun, sadece Erdoğan gitsin, gitsinde nasıl giderse gitsin diyor.
Zihinsel dönüşüm sağlanamadığından siyasete de hep bir-sıfır geriden başlıyor.
* * * *
CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı İnce, bir yandan terörle mücadele eden 2. Ordu Komutanı İsmail Metin Temel Paşa için, "seçilirsem apoletlerini sökeceğim" diyor.
Öte yandan PKK'nın hiyerarşik bir parçası olan HDP'nin eski eş başkanı Demirtaş'ı cezaevinde ziyaret ediyor.
Bir yandan hükümetin bu zamana kadar yaptığı Kürt açılımı ve kardeşlik projelerinin hiçbirine destek vermezken, öte yandan bölücü örgüte yapılan her operasyona karşı sert açıklamalar yapıyor, hümanist yaklaşımlar sergiliyor.
Dahası açıkladığı 240 sayfalık seçim bildirgesinin içinde terör örgütü FETÖ ve PKK ile nasıl mücadele edileceği yönünde tek bir bilgi yazmıyor?
CHP açıkladığı seçim bildirgesinde, Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı'nı uygulayacağız diyor. Bölücü terör örgütü PKK'da, Bağımsız Kürdistan'a giden yolun Yerel Özerklik'ten geçtiğini yayın organlarında devamlı olarak ifade ediyor.
CHP, Koruculuk Sistemi'ne de karşı ve kaldırılmasından yana. Araziyi ve bölgeyi iyi bilen, PKK ile mücadelede büyük hizmetler veren Koruculuk Sistemi'nin kalkmasını en çokta PKK istiyor.
CHP, Tunceli'yi Dersim yapacağını, Dersim olayları ile ilgili tüm devlet arşivlerini açacağını söylüyor?
CHP'nin düşüncesine göre devlet arşivleri açılıp, Dersim Komisyonu kurulup Atatürk ve Celal Bayar'ın Dersim'de yaptıkları mı araştırılmak isteniyor, bilinmiyor?
Türkiye'nin kara kutusunu açmak isteyenler; bölmek, toplumsal barışı ve ulusal güvenliği dinamitlemek isteyenlerdir.
CHP'nin seçim bildirgesindeki bazı maddeler ise, ülkenin büyümesini ve güçlenmesini istemeyen, Türkiye'ye uzun yıllar boyunca kabul etmesi için AB ve ABD tarafından dayatılan maddelerdir...
Türkiye'ye diz çöktürmek isteyenler bu maddeleri sürekli kurcalarken, CHP bu meseleleri neden kurcalıyor?
Görülen o ki muhalefetin sandıktan çıkması durumunda memleketin ulusal güvenliğinin hangi tehlikelerle karşı karşıya olduğu ayan beyan ortadadır. Seçim bildirgesi teslimiyet bildirgesi niteliğindedir. Üstad Necip Fazıl Kısakürek'in söylediği gibi, "Bugün bizdeki muhalefet, iktidarı düşürme şartıyla vatanı düşürmeye bile razıdır" sözleri tarihi yine tekerrür ettirmektedir.
Yarın hiç şüphesiz büyük bir gün...
Yaklaşık 59 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı hem Cumhurbaşkanını hem de TBMM üyelerini seçmek üzere sandığa gidecek. Dolayısıyla yapılacak olan seçimler yeni bir Türkiye'nin inşaası için son derece kritik bir öneme hâiz.
Bugüne kadar yapılan hizmetlerin perçinlenmesi, maddi ve manevi kazanımların devam edebilmesi için destek şart.
Türkiye'nin uzun vadeli hedeflerine sağlam adımlarla yürüyebilmesi, mazlumların her zaman ümidi olabilmesi için milletimizin ferasetine ihtiyaç var...
Ülkemizin birlik ve beraberliğinin muhafaza edilmesi, güvenlik, bekâ ve bağımsızlığının korunması için milli bir duruşa ihtiyaç var...
Yaptıkları yapacaklarının teminatı olan, dış güçlere boyun eğmeyen, bağımsızlık için yedi düvele karşı mücadele veren, millet için saf tutan, devleti temsil ve yönetmede tecrübeli ve başarılı olan Cumhurbaşkanı Erdoğan'a mı oy verelim yoksa bu milletin milli ve manevi değerleriyle geçmişten bu yana kavgalı, vaatlerinin karşılık bulması çok zor tecrübesiz Cumhurbaşkanı adayına mı?
İşte burada aziz milletimizin sağduyusu ve önsezisi devreye girecektir..
Ve milletimiz sandığa gittiğinde; ekmek, şeker, yağ kuyrukları yeniden olmasın, şapka yüzünden adam asıldığı, ezan okuyanların hapse atıldığı, onbinlerce caminin kapatılarak ahır ve müze yapıldığı, tüfek ve dipçik korkusuyla toplumun dizayn edilmeye çalışıldığı kargaşa, kaos, yokluk ve karanlık dönemlere tekrar dönülmemesi için alelâde adaylara tevessül etmeyecektir.
Söz konusu vatan, millet ve dini İslam olduğunda bütün tartışma ve mülahazaları bir kenara koyarak, Türkiye Cumhuriyeti'nin yönetimine ve başkomutanlık makamına Rece p Tayyip Erdoğan'ı yeniden seçecektir.