Ne spor,  ne siyaset ne de başka bir şey. Aslında en önemli konu bu "Yüksek Ruh" denilen manevi iklimlerin rüzgârını kalplerimizde hissedebilmek. Bahsedilen "Yüksek Ruh" öyle bir duyguymuş ki Mehmet Akif ERSOY'u bile " bedrin aslanları ancak bu kadar şanlı idi" diyecek kadar iddialı konuşturan bir dem hali ve " kanın kurtarıyor tevhidi" diye haykırması şeklinde tezahür eden bir övgü.
 
Mustafa Kemal ATATÜRK 'ün. "Karşılıklı siperler arasında mesafemiz 8 metre, yani ölüm kesin... Birinci siperdekiler hiç biri kurtulamamacasına hepsi düşüyor; ikincidekiler onların yerine giriyor. Fakat ne kadar imrenilecek bir soğukkanlılık ve tevekkülle biliyor musunuz? Öleni görüyor, 3 dakika kadar sonra öleceğini biliyor, en ufak bir duraksama bile göstermiyor. Sarsılmak yok! Okuma bilenler ellerinde Kuran-ı Kerim, cennete girmeye hazırlanıyorlar. Bilmeyenler Kelime-i Şahadet getirerek yürüyorlar. Bu, Türk askerindeki ruh kuvvetini gösteren hayrete ve tebrike değer bir örnektir. Emin olmalısınız ki Çanakkale Muharebesini kazandıran bu "Yüksek Ruh'tur." diyerek mevzunun özünü tanımladığı gerçeklerdir Çanakkale.
 
Kurtuluş savaşı yıllarında zor durumda olan Türk halkına destek vermek için Pakistan halkını örgütlemiş olan Pakistan'ın Mehmet Akif'i Muhammed İKBAL'in hikayesi de  Yüksek Ruh'un ne kadar önemli olduğunu bizlere anlatıyor.
 
Şöyle ki, Türk askerlerine yardım toplamak için toplanan büyük kalabalığın karşısına çıkıyor  İKBAL, diyor ki ;

Ey İnsanlar! Şu dakikada, ben Hz. Peygamber'i karşımda görüyorum. İsterseniz siz de öyle kabul edin. Bana diyor ki; İkbal, bana ne getirdin?

Ben de diyorum ki;  Efendim, bir şey getirdim size. Cennette bile eşi benzeri olmayan bir şişe kan. Bu senin dininin namusudur, şerefidir, vicdanıdır. Bu Trablusgarp'ta Çanakkale'de şehit olan Mehmetçiğin kanıdır." der ve kürsüye yığılıp kalması bir olur. Sonrasında ise bir kadının haykırışı vardır! Kucağında yeni doğmuş bebeğini havaya kaldırır ve "yokmu satın alan" diye seslenir ki parasını Çanakkale'de savaşan Mehmetçiğe göndersin. Bunu hangi mantık ile açıklayabiliriz ki! Mehmetçiğe yardım için bebeğini satılığa çıkaran bir Anne !
 
Peki ne diyor vatan şairimiz Çanakkale şehitlerine; 
 
Şüheda gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar..

O, rükû olmasa, dünyada eğilmez başlar.

Yaralanmış temiz alnından uzanmış yatıyor;

Bir hilal uğruna, ya Rab, ne güneşler batıyor!

Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş asker!

Gökten ecdat inerek öpse o pak alnı değer.

Ne büyüksün ki  kanın kurtarıyor Tevhidi..

Bedir'in aslanları ancak, bu kadar şanlı idi..

Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?

"Gömelim gel seni tarihe!" desem, sığmazsın.
 
Sözün başında da belirttiğim gibi, Yüksek Ruh ikliminin rüzgârlarını kalbimizde hissetmezsek ne bu şiir anlamlı olur, nede Çanakkale de anlatılanlar.
 
Tüm şehitlerimiz ve gazilerimizi şükranla anıyorum. Cenab-ı Allah onlardan razı olsun. Askerlerimize kudret, Ailelerine huzur versin. Allah'a ne kadar şükretsek azdır, böyle Büyük Bir Ecdatın torunları ve Büyük Milletin fertleri olduğumuz için…

(sürç-i lisan ettikse affola)