Suriyeliler'in hayatı zaten zor. Yeni bir ülkedeler ve sevilmiyorlar.

Çoğunluğu fakir ve kamplarda küçük bir dünyaya kendini mecbur etmiş yaşıyor, varlığını sürdürüyor, ancak canını taşıyor.

Biraz parası olanlar küçük girişimlerde bulunuyorlar. Eğitimli olanlar beyaz yakalılar arasına, zanaatkar olanlar dRa çoktan mavi yakalılar arasına katıldı.

Parası olanlar ki bunlar şanslı ve az sayıda, paranın verdiği özgüvenle ülkemizin nimetlerinden yararlanmaya çalışıyorlar.

'Varoluş nedir' derseniz umuttur derim. Herkesin bir umudu var ayağa kalkışının, yürüşünün sebebi, saatine bakışının, düzgün giyinmeye çalışmasının, hızlıca yürümesinin, babasına, oğluna güvenle bakmasının sebebi... umuttur.

Umut yoksa insan da yoktur.

Bir çok insan ise karamsar, yere veya bir noktaya çakılan bakışlarıyla belli ki ezik ve umutsuz, perişan, eşine evladına umut olamayacak durumda... bu durumdaki insan kendi varlığını anlamsız görebilir.

'İyilik nedir' derseniz de umutsuza umut olabilmektir, yardımcı olmaktır, "insanın varoluşunu ve yaratılmışlığını anlamlı kılan herşeydir" derim.

Suriyeliler'in kaçı umutlu ve kaçı varlığını yaradılış-varoluş sebebini sorgular derecede umutsuz bunu düşünmek, kendimizi düşünmeye zorlamak lazım...

Suriyeliler ülke nüfusunun yüzde 5'i nispetinde iken işledikleri suç oranı ülkemizde işlenen suçların toplamının yüzde 1.5'i kadar. Üstelik istenilmedikleri vatandaşlarımızın çoğu tarafından her ortamda kendilerine hissettiriliyor, aşağılanıyorlar. Evler Suriyeliler'e daha fahiş fiyatla kiraya veriliyor. Çok düşük ücetlerle ağır işler yaptırılıyor. Gençler okul bulamıyor iş bulmakta şanslı değiller ve geleceklerini şekillendirilecek, umutlarını yeşertecek bir şeyler yapabilmelerinin önünde bilmedikleri engeller var. Bu şartlardaki insanlarda suç eğiliminin fazla olması beklenir. Buna rağmen durum tersine. Üstelik bir çoğu da bizim vatandaşlarımızın başlattığı olaylar.

Çıkan olayların sebepleri olarak;

"provokasyon", ülkemiz insanının "taşıma kapasitesinin" üzerine çıkılması ve onlara insanımızın "hoşgörülü olamaması" söylenebilir. Öyle bir hoşgörü eksiğimiz var ki bu yüzden bu yazıyı okuyup beğenen de çok olmayacaktır.

Bunları aşalım, umut olalım. İnsan olmakla zaten, bizim insanlarımız ve tüm insanlık gibi saygıya, sevgiye layıklar.

Yaşamaya dair umutlarının yeşereceği, en azından "umutsuz olmayacakları" bir yer açalım onlara...