Sevgili Bartın İnfo okuyucuları geçenlerde size merhaba demiştim. Köşemde işleyeceğim konular sizden soru ve sorunlar olacaktır. Yazıma başlamadan [email protected] mail adresime ileteceğiniz soru ve sorunları bu köşede işleyeceğimi hatırlatarak yazıma başlıyorum. Yazımızın konusu kredi kartının çalınması veya kaybolmasıdır.
 
Kredi kartlarının kaybedilmesi ve kaybolması da sıklıkla rastlanan problemlerden biridir. Öncelikli olarak 5464 sayılı yasanın 16 maddesi “Kart hamili, kendisine tevdi edilen kartı ve kartın kullanılması bir kod numarası, şifre veya kimliği belirleyici başka bir yöntemin kullanılmasını gerektiriyorsa bu bilgileri güvenli bir şekilde korumak ve başkaları tarafından kullanılmasına engel olacak önlemleri almak, kartın kaybolması, çalınması veya iradesi dışında gerçekleşmiş herhangi bir işlemi öğrenmesi halinde kart çıkaran kuruluşu derhal haberdar etmek zorundadır.” hükmü ile yükümlülükler getirmiştir.  Müşteriler kredi kartlarını ve bilgilerini özenle korumak ve kartla ilgili problemi derhal bankaya bildirmek zorundalar. Kartın kaybolması, çalınması hallerinde kart hamilinin sorumluluğu 5464 sayılı yasanın 12 maddesinde şu şekilde “Kartın ya da 16 ncı maddede belirtilen bilgilerin kaybolması veya çalınması halinde kart hamili, yapacağı bildirimden önceki yirmidört saat içinde gerçekleşen hukuka aykırı kullanımdan doğan zararlardan yüzelli Yeni Türk Lirası ile sınırlı olmak üzere sorumludur. Hukuka aykırı kullanımın, hamilin ağır ihmaline veya kastına dayanması veya bildirimin yapılmaması hallerinde bu sınır uygulanmaz.” Yani kartın kaybolması ve çalınması hallerinde kart hamili bildirimden önceki yirmidört saat içindeki haksız kullanımlardan 150 TL ile sınırlı olmak üzere sorumlu tutulabilecektir. Ancak bildirimden önceki yirmidört saatten daha önceki haksız kullanımların tamamından kart hamili sorumlu olacaktır. Bu sebeple kart hamilleri kartlarına, kart bilgilerini özenle korumaları gerekmekte ve herhangi bir olumsuzluk durumunda derhal bankaya bildirim yapmalıdırlar. Özellikle şifrelerini belirlerken hem kolay kullanılabilecek şifreler oluşturmamalı ve şifrelerini başkalarıyla paylaşmamalıdırlar. Bu konuda Yargıtay içtihatları bu konuyu vurgulamaktadır. Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin E.2010/4928 K.2010/16043 sayılı ve 02.11.2010 tarihli kararında “…dava, davacıya ait kredi kartının çalınması ve haksız kullanımı nedeniyle tazminata ilişkindir. Taraflar arasındaki sözleşmenin 5. maddesinde ve 5464 Sayılı Kanunun 16. maddesinde, banka kartları ve şifrelerinin özenle korunması, bilgilerinin saklanması hususunda kart sahiplerine görev ve sorumluluk yüklenmiştir. Dosyaya ibraz edilen bilirkişi raporunda, dava konusu kredi kartı ile yapılmış olan alışverişler ve nakit çekim işlemlerinin “şifre ( pin )” girilerek yapıldığı belirtilmiştir. Haksız olarak elde edilen kredi kartınınkullanımı aynı zamanda kart şifresinin de bilinmesi ile mümkündür. Kart hamili şifrenin muhafazasından ve güvenliğinden sorumludur. Şifreyi seçerken kolay bulunan, örneğin kimlik bilgileri içinde yer alan rakamların seçilmemesinin gerektiği günümüzde bilinen bir gerçektir. Davacının kartının şifresine bu kadar kısa sürede ulaşılmış olması, şifrenin güvenli bir şekilde seçilmediğini ya da muhafaza edilmediğini göstermektedir. Hal böyle olunca davacının olayda ağır kusurunun olduğu ve 5464 Sayılı Yasanın 12. maddesinden yararlanamayacağı ortaya çıkmaktadır. Bankanın müşterisinin limitini doldurmasına müsaade etmesinde kusurundan söz edilmesi mümkün değildir. Bu durumda, kartın hukuka aykırı kullanımında ağır kusuru olan davacının, çalınma ihbarı yapılana kadar olan harcamalardan ve nakit çekimlerden sorumluluğu bulunmaktadır. Mahkemece, davalı banka yönünden de davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.” değerlendirmesi ile kart sahiplerinin kartlarını ve kart bilgilerini önemle korumalarını vurgulamıştır.