Halk, iyi işler yapanı ve meyve veren ağaçları taşlıyor mu ? Kişisel beklentilerini karşılayamayanların yazılı ve sözlü açıklamalarına bakılırsa hizmet verenler alttan üstten, sağdan soldan, her yönden taşlanıyor ama gerçek manada halk görüşü diyor ki; “bana bir iyilik yap sana her fırsatta dua edeyim her fırsatta destek olayım, hep başımızda ol.”

Biz doğruya, güzele, iyiye karşıyız. Biz eğriye çirkine yanlışa da karşıyız. İşimize gelmiyorsa saymakla bitmeyen hizmetleri görmeyiz hatta “belediye yer altında ki boruları kendi elleriyle patlatır suları keser” deriz. İşimize geliyorsa “suyumuzu veren belediye, atıklarımızı taşıyan belediye, parklar yapan yollar yapan belediye başımızın tacı belediye”. İşimize gelmiyorsa bize göre Özel İdare de yolları masus delik deşik eder, boşa kürek sallar. İşimize geliyorsa köy köy hizmet veren, gece gündüz durmadan çalışan güzelim idare olur. İşimize gelmiyorsa hükümet yandaştır. Bizden yanaysa "objektif bakıyor herşey adil" deriz.

Bir kişisel kârı yoksa insanın, ne kadar iyilik yapsan beğenmez yapılanları, unutur, bakar kör olur, nankör olur, kendi gibilerle bir gurup oluşturur. Çıkar ortaklarıdır o gurubun adı. Herkes aynı dilden konuşur “kriz var, sorun var, maf olduk ! bİttik ! tükendik ! değiştirelim bu düzeni !” derler.

Kişisel beklentiler karşılanıyorsa eğer, onun malına canına gelmiyor ya başkasına, çevresine kötülük etsen görmezden gelir, savunmak için kılıflar hazırlar. Tabi bir süreçtir herşey, zaman olur roller değişir.Geçmişte karşı olduğun herşeye karşı oluverirsin.

* * *

BERMUDA ŞEYTAN ÜÇGENİ

Bermuda Şeytan Üçgeni, atlantik okyanusunda, yaklaşan ne olursa olsun etkisi altına alan, çok sayıda uçak ve geminin açıklanamayan bir şekilde kaybolduğu kesin olmasada üçgene benzer çeşitli geometrik şekillerle ifade edilebilen bir alana veya yere verilen addır.

Bermuda Şeytan Üçgeni ile bu konunun ne bağlantısı olabilir bakalım. Bartın'da birileri bir şeyler yapmak istediğinde yapılacak hizmet veya çalışmanın siyasi, dini ve ticari kayıp veya kazançları göz önünde bulundurulur. Bu her yerde böyledir ama beni benim memleketim ilgilendirir.

Kim ne derse desin bazı odaklarca kesin bir yargı vardır.Din ve para insanları bir arada tutan, biri maddi, diğeri manevi bir değerdir. Lafa geldiğinde mukayese edilemez denilen fakat uygulamada kesişen değerler. İkisi arasındaki ince ve hassas çizgi aşılırsa toplumda toplu yanlışlar büyük sorunlar ortaya çıkar. Siyaset nedir ? Çatışma halindeki çıkarların uzlaştırılması için gerçekleştirilen, konusuna, bölgesine, durumuna göre çeşitlendirilmiş faaliyetler bütünüdür siyaset. Din ve para siyaseti besliyorsa ne amaçla ve nasıl beslediği önemlidir.

İnsanlar huzurlu mutlu bir ortamda ibadet edebiliyorken alın teri ile kazanıp yaşıyorken bu yaşamın sürekliliği veya daha fazlası için daha çok çalışıp ibadet etmek yerine Allah'tan değilde başka yerlerden medet umuyorsa bu medet tehlikelidir gıybet, gaflet ve dalalet yakın olabilir. Alışverişlerde dindarlık gözetilirken ben böyleyim diye gözünüze gözünüze girmeye çalışanlar varsa. Haşa dini sanki sadece kendi tekellerindeymişcesine gösterip özendirip anlatırken aynı zamanda sadece kendi küplerini doldurup başkası zerre kazanmasın güdüsünden hareketle ticari kaynaklarını çoğaltanlar olursa. Ve bu kaynaklar siyasete akarsa tehlike çanları çalmaya başlamıştır demektir. Bu size göre sinek vızıltısı ise şu andan itibaren okumayın. Siz en iyisi tv'de dizi izleyin.

Herkese herşeye karşı olmadan önce, dinlemeyi anlamayı öğrenmeliyiz. Hizmet edeni değilde etmeyeni eleştirmeliyiz. Birileri gece gündüz çalışırken karalayanlar var. Birilerini imkanları varken değerlendiriyor diye işi bu diye hafife alıp alkışlamayanlar var benim memleketimde. Birileri önergeler üstüne önergeler verirken yüz binlerin kaderi için üretirken destek olmayanlar önünü kesenler var benim memleketimde. Benim fikirlerim kabul gördü onunkiler iyi şeylerde olsa hayata geçmemeli çünkü siyasi görüş ayrılığımız var diyenler var. Onunkiler uygulansaydı ben bu noktada olmazdım diyenler var benim memleketimde.

Birileri birilerini çekemediği için yapılmak istenenler birilerinin şeytan üçgenine uymadığı için güzellikleri gözler önüne serilemeyen, Batı Karadeniz'in en güzel kenti, adeta incisi olduğu halde bilinmeyen sürekli baltalanan bir Bartın'da yaşıyoruz.

Bundan 3-5 sene öncesine kadar başka şehirlerde Bartın'lıyım dendiğinde ilk defa duyanlar, “öle bir şehir varmıy dı, dalgamı geçiyorsun, orası neresi ? Batman mı demek istedin ?” diyenler olurdu Zonguldak denince tanıyorlar dı, Safranbolu denince tanıyorlar dı ama Bartın'ı bilmeyenler vardı. Sene 2008-2009 diyorum. Çook öncelerden bahsetmiyorum bahsettiğim şehirler de İstanbul, Ankara, Malatya, Elazığ , Hatay... umarım hala aynı değildir vaziyet. Oradaki insanların buralarda öğrenci, asker veya memur gibi yakınları yoksa Bartın'dan bihaberler. Buradan giden buralarla ile ilgili çok şey anlatmalı ki bir sempati oluşsun bir sinerji yayılsın ama anlatacak bir şeyleri yokmuş veya dertleri çokmuş demek ki. Konuyu şiirle bağlamak daha doğru olacak sanırım !

* * *

BARTIN'DA BİR KAOS VAR ÇÖZMELİ !


Değilmi herkes aynı dinden ?
Konuşamıyormuyuz aynı dilden ?
Bak arkadaş ! bu hayatın,
Bu güzelliklerin kıymetini bilmeli !
Bartın'da bir kaos var çözmeli !

Bartın'da yas var ! duyan yok mu sesleri ?
Sel olmuş yaşlar ! gören yok mu gözleri ?
Başkasında arayıp durma,
Gör kendi gözündeki merteği !
Bartın'da bir kaos var çözmeli !


Birisi termik santrale karşıyım diyor,
Diğeri bende sana karşıyım diyor,
Birisi emir büyük yerden diyor,
Diğeri bana dokunmayan bin yaşasın diyor !
Bartın'da bir kaos var çözmeli !

Ömür kısa, fireni varmı paranın ?
Yıllar sonra, değeri varmı yalanın ?
İşsizliği, fakirliği, çekeri varmı Bartın'ın ?
Haksızlığa, yanlışa karşı uzlaşmayı bilmeli !
Bartın'da bir kaos var çözmeli !

Şiir ve yorum : Muhammet Karakök