GÖLGENİN KARANLIĞINDA KALAN VİCDANLAR, HUZUREVLERİ

Sevdikleri tarafından terk edildiklerini ama yine de onlara duyduğu özlemlerini dinleme ve onların yaşlı kimliklerine hayatın bir başka yönünü anlama düşüncesi kaçımızda düşünüldü ?
 
Evet Bir evlat, bir torun, bir arkadaş özlemişse başını koyduğu yastığa sarılıp, onu gözyaşlarıyla ıslattığını kaçımız hayal edebiliyoruz?
 
Bayramdan bayrama üçümüzün-beşimizin, sırf objektiflere yakalanabilmek ve kendimizden söz ettirmek için gittiğimiz günlerin, onların belleklerinde ne denli önemli olduğunu kaçımız kavrayabiliyoruz? …
 
Ama eninde-sonunda hepimizin varacağı bir nokta var: YAŞLILIK
 
Ve yarınların bize ne kazandıracağı, neler kaybettireceğini de garanti edemeyiz. Sağlığımızı bir saniyede, mal varlığımızı bir imza atış sürecinde kaydedebiliriz.
 
Bu gerçekleri göre göre erkeklerimizin zamanlarını oyun salonlarında, kadınlarımızın –gün-lerde geçirmeleri, kendilerini sorumluluk almadıkları bir ortamda vitrine etmeleri, kendi yaşamlarına bile değer vermediklerini göstermiyor mu?
 
Kurumlar, sırf huzurevleri ve yaşlılar için bir birim oluştursa da, başvuruda bulunan insan değeri bilen insanları, nöbetleşe bu iş için organize etse iki taraf da mutlu olacak, niçin yaşamaları gerektiğini kavrayacaktır.
 
Biz zamanı yok ettiğimizi zannederken, zamanın bizi yok ettiği gerçeğini kaçımız biliyoruz çok merak ediyorum.
 
Hayat çarkının hangi dişlileri arasında kalabileceğimiz hepimiz için meçhul değil mi? …
 
Geleceğimizdeki bir olasılığı görmek ve acı gözyaşlarını kurutmak için, haydi; huzurevlerine ve yaşlılara…

İşte biz de Sadece Hayvan sever değiliz Biz İNSANI-AĞACI-HAYVANLARI BİZ DOĞAYI BİR BÜTÜNÜYLE SEVİYORUZ.
 
ÇÜNKÜ BİZ ‘’YARADILANI SEVERİZ YARADAN DAN ÖTÜRÜ.’’