Böyle zamanları çok seviyorum…

Zonguldak Büronun tecrübeli şefi Erdinç Aksoy arıyor; “Selimciğim, eline sağlık, haberin 9 ayrı gazetede AA imzasıyla çıktı”

Ardından not almaya başlıyorum; Hürriyet, Milliyet, Sabah, Radikal, Takvim, Taraf, Posta, Sözcü, Gözcü vs…

Ajans muhabirliğinin en güzel yanlarından biride bu işte…

***

Kaza, cinayet gibi adli vakaların dışında fikir üreterek, düşünerek ürettiğimiz bir konu için “Buradan güzel haber çıkabilir” diyor ve fotoğraf makinemizi, ajandamızı alıp yollara düşüyoruz. 

Bazen habere atacağımız başlık en baştan belli oluyor.

Örneğin, son haberimiz “Dünyanın en büyük ahşap yatı Bartın’da yapılıyor”…

İçerisinde çok önemli, çok daha ilgi çekici bir detay olmadığı sürece haberi bu başlık altında toparlamaya başlıyoruz.

***

Bunun dışında “Şuradan güzel haber çıkabilir” düşüncesiyle gittiğimiz yerlerde oluyor.

Örneğin Apdipaşa’daki çorap fabrikası…

Randevumuzu alıyoruz, gidiyoruz, işletme müdürüyle sohbet ediyoruz, üretim kapasitesi, ihracat işçi sayısı vs… notlarımızı alıyoruz.

Sohbetin bir yerinde Almanya Bundesliga’nın çoraplarının bu fabrikadan gittiği konusu ortaya çıkıyor ve oracıkta haberimizin başlığını koymuş oluyoruz: “Almanya birinci ligi Bundesliga’nın çorapları Bartın’dan”

Haberimiz aynı gün internet sitelerinin ana sayfalarında, bir sonraki günde yaygın basında geniş yer buluyor.

Yine Zonguldak Büro ve yine not almam için gazetelerin isimlerini sayıyor…

***

Buna benzer bir şekilde ilimizde konserve üretimi yapan Türkili Konserve’ye gidiyoruz.

Hangi ürünler hangi ülkelere gidiyor vs…

Sohbet dönüp dolaşıp hamsi konservesine geliyor.

Soruyoruz; nerelere ihraç ediyoruz.

“Bir kez ABD’ye gönderdik. Beğenmişler, elinizde ne kadar varsa gönderin dediler” diyor İşletme Sahibi Serhat Çörek…

Yine sohbet sırasında bir cümle ile yakaladığımız manşetlik haberimizin başlığını da oracıkta atıveriyoruz: “Amerikalılar, hamsiyi sevdi”

***

Haberimiz AA imzası ile servis edildiği gün büyük gazetelerin internet sitelerinde manşet…

Yoğun bir emeğin ardından artık arkamıza yaslanıp internet sitelerini tarayıp, haberin çıktığı yerleri taramaya başlıyoruz…

İşin en keyifli yanı ise bir sonraki gün…

Acaba hangi gazete nerede kullandı, birinci sayfada var mı, içeride manşet mi, fotoğraflı mı vs…

İşte bu sırada yine her gün tüm gazeteleri alan, tarayan ve arşivleyen Zonguldak Büro arar, gazete isimlerini sayar…

15-16 yıllık geride kalmış gazeteciliğimi, ulusal gazetelerde çıkmış yüzlerce haberi bir kenarda bırakarak “ilk haber” heyecanıyla gazete bayisinin yolunu tutar, tek tek özenle gazeteleri alırım.

Gazete bayide sorar; “Yine haberimiz var herhalde”…

Biraz gururlu bir edayla “Evet abim…”

2-3 kiloyu bulan gazeteleri yüklenip, gazete bürosuna geldiğimde yine aynı heyecan…

Haber, hangi sayfada nasıl çıkmış…

İşte bu anlar, biz ajans muhabirleri için emeğin karşılığını aldığımız anlardır.

Gazeteciliği, ajans muhabirliğini her gün aynı heyecanla, aynı tatla sürdürebilmenin en önemli etkenlerinden biri hatta maddi boyutundan daha önemli yanı haberinizin gazetelerde yer bulmasıdır.

Hele bir de haberde veya fotoğrafında AA/Selim Bostancı veya imzası varsa…

***

Otomobilin arkasına bağlanan köpek, Ayhan Acar’la uğradığımız ayı saldırısı, kaza yapan otomobilin arka koltuk bölümünden çalıntı buzağı çıkması gibi ilginç haberler de gazete sayfalarında arşivlenirken, bizimde “en güzel haberlerimiz” olarak ömür boyu hafızalarımızda yerini koruyor. Ve her yeni gün tatlı haberlerin anılarını paylaşırken, tanık olduğumuz acı olayların yaşandığı yerlerden geçerek yeni haberlere, yeni hikayelere yol almaya başlıyoruz…

Tıpkı, az önce gittiğimiz Gecen Köyü’nde ki yangın ve hiçbir eşyalarını kurtaramayan aile bireylerinin ve çocukların gözyaşları gibi…