Hareketli bir Cumartesi günü yaşadık. Bartın Genç işadamları (Bartın GİAD) Derneği taş evde düzenledikleri sabah kahvaltısında Vali Bülent Savur’u ağırladı. Genç işadamlarıyla sohbet eden Vali Bey Bartın’ın geleceği için günü kurtarmaya yönelik çalışmalar yerine sağlam temellere dayalı planlı programlı bir şekilde Bartın’ın geleceğine yön vermeye çalıştıklarını belirtti. Bartın’ın bir cennet olduğunu her fırsatta dile getiren Vali Bey turizm sektörünün ilimiz için lokomotif olması gerektiğini söyledi. Bu konuda projeler hazırlandığını ve turizmin çeşitlendirilmesi gerektiğini belirterek turizmin sadece balık ve salatadan ibaret olmadığının altını çizdi. Vali Bey Amasra’ya bir maden müzesi kazandırmak için girişimlere başladıkları müjdesini verdi. Bunun yanında Zonguldak havaalanının ilimiz için önemi ve yaşatılması gerektiği konuşuldu.
Sabah kahvaltısının ardından öğleden sonra da Vali Bülent Savur gazetecilerle çay sohbetinde bir araya geldi. Yani gazeteciler için Cumartesi günü Vali Bey’in dediği gibi basın toplantısından ziyade besin toplantılarına dönüştü. Vali Bülent Savur, köşe yazısı nedeniyle sözde bir gasteciyi sert şekilde eleştirdi.
Kendini savunan sözde gasteci “Bana gelen insanların söylediklerini yazdım. Siz nasıl işinizi yapıyorsanız bizlerde işimizi yapıyoruz” diyor. Sözde gazeteci ondan bundan duyduğunu ve birkaç kişi tarafından konuşulanları yazdığını söyleyerek dedikodu gasteciliği yaptığını adeta itiraf ediyor ve bizim işimiz bu diyor. Yani açıkça dedikoduları kaleme aldığını söyleyerek trajikomik bir cevap ile kendini ele veriyor. Gazeteciler ne zamandan beri birilerinin söylediklerini doğruluğunu araştırmadan soruşturmadan yazar oldu, gazetecilik bu kadar mı ucuzladı? Gazeteci dediğin elinde bilgi ve belge olmadan lafla, dedikoduyla köşe yazısı yazmaz. Araştırır, soruşturur, öğrenir, emin olduktan sonra yazar. Tabi bu söylediklerimiz gerçek gazetecilere ait özellikler. Sizin gazeteciliğiniz bu kadar işte.
Diğer yandan konuştukça batan, adeta pot üstüne yumurta kıran sözde gasteci Vali Bey’in iade-i ziyarette bulunmamasını, kongre sonrası kendilerini tebrik etmemesini, yurt dışından misafirleri geldiğinde randevu verilmemesini önceki Vali İsa Küçük Bey’e yakınlığına bağlayarak kendisine tavır alındığını düşünüyor. Yani kendini fasulye gibi nimetten sayarak yazıyı da adeta bu sebeplerle yazdığı düşüncesini haklı çıkartıyor. Güya intikam alıyor. Ne diyelim Yazık çok yazık. Ya Allah aşkına Vali Bey işini gücünü bırakıp ta sana iade-i ziyarette bulunup tebrik etmek, sana randevu vermek zorunda mı? Bu nasıl bir mantık?
Sözde gasteci “Ben gazeteci olarak validen randevu alıp görüşemiyorsam kendimde bir eksiklik ararım” diyerek günün en doğru sözünü söylüyor. Bu konuda sonuna kadar ona katıldığımı ve haklı olduğunu belirtmek istiyorum.
Bartın’da gazeteciliğin itibarını zedeleyen, mahkeme kararıyla gazeteciliği çeteye yardımda kullandığı tescillenen, bu nedenle üye olduğu Türkiye Gazeteciler Federasyonu’ndan bile ihraç edilen ama hala daha ortalarda dolaşan sözde gasteci kim acaba?
“Muhteşem dedikodu gasteciliği” diye bir dizi çekilse Sümbül ağa rolünde tüm entrika ve dedikodu dallarında Oscar ödüllerini kim alır deseler seni tek geçerdik.
Birde ikide bir başın sıkışınca Asker ve şehitler konusunda şöyle duyarlıyım, vatan sevgisi konusunda böyle duyarlıyım demekle olmuyor. Bunlar senin tekelinde mi, Hadi ordan sende.