14 Mart 2014
Bartın Cuma Hutbesi

ÇANAKKALEYÎ GEÇİLMEZ KILAN MANEVİ RUH: ŞEHİTLİK VE GAZİLİK

Muhterem Müslümanlar!

Milletleri ayakta tutan, onlara tarih bilinci veren, umut bahşeden değerleri vardır. Bu değerlerden birisi de o milletin şanlı zaferleridir. Tarihimizin şeref levhalarından biri de 99. yılını idrak edeceğimiz Çanakkale Zaferi’dir.

Değerli Mü’minler!

Çanakkale’de yaşananlar, sadece kuru bir “savaş” kelimesiyle ifade edilemez. Orada yaşa-nanlara ancak bir milletin “şahlanışı” denebilir. Yiğit Mehmetçikler, yüreklerindeki iman gücüyle dünyanın “Süper Güçleri”ne meydan okumuşlardı Çanakkale’de.. Hz. Ali’nin, Hayber Kale- si’nin kapısını sökerken şahlanışı gibi şahlanmıştı Seyit Onbaşı... O şahlanışla 276 kiloyu sırtlanmıştı. Uhud’da oku hiç ıskalamayan Sa’d (ra)’ın şahlanışı gibi şahlanmıştı Müstecib Onbaşı... O şahlanışın tesiriyle bir denizaltıyı, periskopundan, hem de top atışıyla yakalamıştı. (1)

Aziz Cemaat!

Hafızasını kaybeden bir kişi kimliğini unutur, adeta bir bebek gibi ne yaptığını ne yapacağım bilemez hale gelir. Durum, devlet ve milletler için de aynıdır. Kimliğini, benliğini, cesaretini kaybeden milletler de yok olmaya tarih sayfalarından silinmeye mahkûmdurlar. Bundan dolayı milletimizin kahramanlık destanı Çanakkale zaferimizi, 99. yıldönümünde de yeniden anlamalı, nesilden nesile aktarmalıyız. Zira Çanakkale Zaferi, Yemen’den Edirne’ye, Kudüs’ten Kars’a, bütün ecdadımızın ortak değerler etrafında kenetlenmesinin, sarsılmaz iman ve azminin, din ve vatan sevgisinin unutulmaz belgesidir.

Değerli Mü’minler!

"Çanakkale Geçilmez" fermanı, 250 bin imanlı vatan evlâdının, şehâdetiyle yazılmıştır. Şehitlik, Allah yolunda can verenleri; nebilerin, sıddıkların, salih kulların mertebesine yükselten onları ölümsüzleştiren yüce bir makamdır. Nitekim Yüce Rabbimiz de Kur’an-ı Kerim’de bu hususta şöyle buyurmaktadır: “Allah yolunda öldürülenleri ölüler sanmayın; bilakis, onlar diridirler. Rabbleri katında rızıklandırılmaktadırlar." (2) Sevgili peygamberimiz ; “Cennete giren hiçbir kimse, yeryüzündeki bütün şeyler kendisinin olsa bile dünyaya geri dönmek istemez. Sadece şehit, gördüğü itibar ve ikram sebebiyle tekrar dünyaya dönmeyi ve defalarca şehit olmayı ister." (3) buyurmuştur. Ecdadımızın yüce değerler uğruna üstün fedakârlıklar göstermesinin temelinde, işte bu ilahi müjdeler bulunmaktadır.

Kıymetli Kardeşlerim!

Bu kutlu zaferin yıl dönümünde Yüce Allah’ın iltifatına mazhar olan aziz şehitlerimize Fatiha’lar Yasin’ler gönderelim. Şanlı tarihimizi ve Çanakkale’yi unutmayalım. Bugün üzerinde yaşadığımız bu cennet vatanda milletçe namus ve şerefimizle yaşıyor olmamızı, doğusundan batısına ülkemizin hemen her bölgesinden gelerek, Çanakkale’de canlarını feda eden şehitlerimize borçlu olduğumuzu unutmayalım. Cepheye mermi taşırken yolda donarak şehit olan Şerife Bacıları... Hayatının baharında cepheye koşan vatan evlatlarını... Yavrusunu vatana kurban olsun diye kınalayıp cepheye uğurlarken "Oğlum! Babanı Dimetoka'da, dayını Şıpka'da, ağabeylerim de Çanakkale'de kaybettim. Git yavrum, sen de git minareler ezansız, camiler Kur'ân'sız kalacaksa sen de git!" diyen anaları unutmayalım.

Milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un şu dizeleriyle hutbeme son veriyorum:

Vurulup tertemiz alnından uzanmış yatıyor
Bir hilal uğruna ya rab ne güneşler batıyor
Ey şehit oğlu şehit isteme benden makber,
Sana âğuşunu açmış duruyor peygamber. (4)

1- Çanakkalede şahlananlar, Vehbi Vakkaso&lu
2- Al-itmran,3/169
3- Buhari, Cihad, 21
4- Safahat,