Ağşam olunca bu hemen paltosunu giyiya fırlaya gidiya. Bi değil, iki değil. Şunu bi takip eden bakan ben. Nereye gidiya bu? Mesai bitiminde bunu gözetleyon. Bu gene aynı vaziyette akrepnen yelkovanı gözetleya. Sora fırlaya. Hehh, dedim. Ben de fırladım. Aman ya rabbi seyit guruya. Tazı gibi nereye yetişiya bu. Bacaklarım ağrıdı gııı.. Haa, şuraya siğnenen bakan ben. Bu nereye bakıya. Aman, bizim arkadaşıy iş yerine geldi bu. Hıımm demek her ağşam burda kamp guruyosuy. Üğrendim seni. Ney yapıya şindi bakan onu da ağnallım. İnsanla işten çıktı gitti. Bu da avur vitesde birini takip ediya. Bu işiy içinde bi iş va usta. Sevdim bu işi. Tam ba göre. Ertesi gün gene aynı, gene aynı manzara. Öğle arasında bunuy gözetledüğü iş yerine gittim. Ne yalan söğleyen kendime yemek ısmallatuma deyi. Sora laf lafı açdı. Meğer biri, hafta da bi, bu işyerinde gızıy birine çiçek gönderiyomuş. Agılımdan hemen bizim ki geçti. Acaba bizim uşak o gıza tav oldu da ona mı..? Eveett ona yangun olmuş. Çakdım ben manzarayı. Nasıl da çözdüm. Benden gaçmaz. Sevgülüle günü yaklaşınca bu çiçekleri hergün gönderme başlamış. Ben tekrar o iş yerine gidip kimiy eli kimiy cebinde bakan dedim. Gız her gün çiçek alıya ya, çok mutlu oluyomuş. Demek ki bu iş garşılıklı. La şu gızıy ağzını bi elle bakan. Kimden geliya bu çiçekle biliya mı bakan dedim. Tamam abi dedi, Üğrenürüz emme yemek ısmallasay deya. Körolmayasıca. Boş mezar girsey ona da girecey, tamam ısmallaruz. Gız çiçekleriy kimden geldüğünü bilmeyamuş. Sora bizimkiniy yanına gittim. Oğlum dedim. Bak üğrendim sen falanca yerde falanca gıza yangun olmuşuy dedim. Bu, yok mok dedi, panlıcan gibi oldu. Sora gabul etti. 14 Şubat günü aşkını itiraf edecekmiş. Oğlum gız çiçekleriy senden geldüğünü biliya mı? Yooo deya. Hiç kendiyi ona gösterdiy mi? Yooo deya. Peki seniy ona yangun olduğu biliya mı, yooo deya. Aferin oğlum. Planıy ney? 14 Şubat günü, öğle arası olunca gızıy iş yerine çiçek göndercen, sora hemen peşinden ben gidip onu yemeğe davet edecen. Aşkımı itiraf edecen abi. Çok heycanlıyım. Dizlerim titreyaaa. Tamam sakin ol bakan. Ben seni yakın takibe alacan. Bişey olusa deyi. Hemen gızıy iş yerindeki şu yemek ısmalladuğum arkadaşı aradım. Durum bundan ibaret dedim. Mevzuyu çakduma dedim. Bi aksilik olusa deyi tedbir açısından. Neyse 14 Şubat oldu. Bu zatdi gece uyumamış. Öğle vakdi yaklaşdukça rengi gökkuşağ gibi oluya. Ney oldu dedim. Şindi düşüp bayılacan deya. Aşk adamı böle çarpa işde oğlum. Hadi bakan, vakit geldi. Çiçek gönderdiy mi? Gönderdim abi dedi. Öğlen oldu, bu çıkdı, bende arkasından. Gızıy iş yerine geldi içeri girdi. Ben ordaki arkadaşnan göz göze geldim. Bu işaret felan yapıya. Ağnamayon ki. Gaşlarını yukarı galdurya. Bizim ki heyecanlı bi şekilde gızıy yanına yaklaşuken, o da ney. Gızıy yanına başka bi erkek aslan yaklaşdı. Bişeyle dedi. Gız kıkır kırkır. La ney oluya. Operasyonu hemen geri çekmemiz lazım. Bizim ki çivi gibi oldu. Ne bi adım ileri ne de bi adım geri gidiya. Şok, travma ve benzeri şeyle olsa gerek. Gız galkdı, oğlannan yanımızda geçeken ney dedi biliyomusuyuz. “Bu kadar çiçek göndermeye ne gerek vardı. Ben zaten senin olduğunu anlamıştım canım” dedi. Guş gözümüzüy öğnünde kafesten kaçdı. Bizimkisi şindi beyin ganamasından gitmesin deyi yanına gittim.Çiçeklere verilen parala, aşk acısı, gelecek, umut, çekirdek aile bilimum bu tür hayalle bi anda kabusa döndü. Oğlum bunuy başga yangunu varmış ya dedim. Olsun dedim. Gövül bu, aka da gonuya ..oka da gonuya. Boş ve bakan dedim. Alooo. Oğlum. Şiişttt. Bu kopmuş yavv…..

- - - - -