Son zamanlarda toplumu çıkarları çerçevesinde yönlendirmek için siyasetçilerin yalan dolan beyanatlarının yanında, diziler yolu ile televizyonun ve de boyalı medyanın kullanıldığını zaten biliyorduk. Şimdi bunlara etikten nasibini alamamış akademisyenleri de kattılar.

Bu nasıl oluyor derseniz eğer; bir vakıf üniversitesinin (ya da bünyesinde vakıf barındıran) iktisadi işletmesine, döner sermeye yönergesi çerçevesinde parayı bastırıp, bilimsel gerçeklerle tamamen ters, raporu ısmarlayanın çıkarlarını gözeten raporları tanzim ettirmek artık sıradan bir olay haline geldi.

Önümde bunlara örnek 2 rapor var. Birincisi; yapılmak istenen bir termik santralin yer seçim raporu…Bu raporda sözde bilim adamlarımız yatırımcı firmaya “doğru yeri” göstermiş.Buna istinaden 1’den 4’e kadar öneriler yerler puanlanmış.Kriterler için, En iyi yer seçeneği için 4 puan , en kötü seçenek içinse 1 puan uygun görülmüş.Ancak en iyi yer konusunda hep yatırımcı firma için en iyisi, en ucuzu ve en karlısı nedir bakış açısı uygun görülmüş. Doğa tahribatı, insan sağlığı, turizme, balıkçılığa ve tarıma vereceği olumsuz etkiler kötü olarak değerlendirilmemiş. Yatımcı şirketin burada amacı, herkes için, çevre için uygun yer seçiminden ziyade kömürü çıkarttığı yerde yakmak, dolayısı ile karlılık… Bu amaç paralelinde topluma sözde bilimsel veriler sunmak…Raporlamak…

Bir diğer rapor ise, yine aynı firma tarafından önce ilgili üniversitenin iktisadi teşekkülüne uğranılmak (!) sureti ile termik santral yapılması düşünülen yerin jeolojik ve hidrojeolojik(karsitik) yapısını incelemek üzere yaptırılmış. Bana göre gerçek niyet 40 bin nüfuslu bir kentin faydalandığı içme suyunun zarar görmeyeceğini insanlara inandırmak. Yani yanıltmaya matuf belge elde etmek. Zaten sonuç kısmında, bu paralelde, gerçekle hiç ama hiç ilgisi olmayan, bilimsel araştırma denilemeyecek ifadeler mevcut... Zira bir bilimsel araştırma, rapor yada makalede bu verilere hangi yöntem ve deneylerle ulaşıldığı yazılır. Pardon haksızlık etmeyelim saha çalışması yapılmış; denizden sandal ile arazi gözlemlenmiş… Raporda yazılan ve bana göre en doğru ifade de budur. Bir tek karot örneği bile almadan göz ile bütün bu rapor içeriğindeki detayları yazabilen Doçent ve profesörleri kutlamaktan (!)başka bir çaremiz kalmıyor. Bu unvanları zaten gözümde büyütürdüm, şimdi bir kez daha hayranlığımı sunuyorum kendilerine…

İnsan böyle raporların altında imzası olması nedeni ile hangi duyguları taşır, hicap duyar mı acaba?

Örneğin termik santral artığı küllerin alçıpan olarak değerlendirileceğini öneren bir bilim adamı bu küllerin radyasyon ihtiva ettiğini sizce bilmiyor mu? Bile bile bu radyasyonu evimizin dekoru olabileceğini nasıl söyler? Bu etik mi?

Etik kurallar diğer meslek grupları için geçerli de akademisyenleri bağlamaz mı?

Bölgedeki çimento fabrikası 1. Ağızdan kül’e ihtiyacım yok derken, ortada anlaşma yokken külü çimento fabrikasına vereceğiz demek, hatta “kül ortaya çıkmadan anlaşma yapılamaz” demek beni acı acı güldürüyor…Akademisyenler siz vicdanen rahat mısınız bu gerektiğinde amaca-hedefe yönelik kullanılmak üzere hazırlanan sipariş raporlara imza attığınız için..

İktisatçı olmadığı halde iktisadi, sosyolog olmadığınız halde sosyolojik yorumlar yapma hakkını kendinizde nasıl buluyorsunuz?

Bir termik santralin bölgeyi çekim merkezi yapacağını, tarımı, turizmi geliştireceğini sözde bilimsel bir rapora yazarak dünyada ilk olduğunuzun farkında mısınız?

Kent tipi termik santral sözcüğünü ilk kez literatüre soktuğunuz için belki ödül bile bekliyorsunuzdur. 5-10 megavatluk santraller kent tipi sayılabilir ama 1200 megavatlık santral kent tipi olabilir mi?

Çevre düzeni planında öngörülmemiş projelerin hangi takkiye ve kurnazlıklarla plana dahil edileceği konusunda yönlendirme yapmak bilim adamlarının görevleri arasında mıdır?

Bir bilim adamının en önde gelen ilkesi topluma faydalı olmaktır, kişi ve kurumlara hizmet, paralı asker olmak değildir.

Bir akademisyen için Deney yapmadan masa başı fabrikasyon yaparak sonuç üretmek ve bu sonuçlarla rapor yazmak ciddi etik ihlaller arasındadır.

Bunu yapanlara en ağır disiplin cezaları uygulanmalıdır. Üniversite ile ilişiğinin kesilmesi düşünülmelidir. Ancak üniversitenizin bilgisi ve oluru olan bu olayda sizde ceza almayacağınızı biliyorsunuz.

Bazı bilimsel gerçekleri ve deneysel sonuçları değiştirerek yayınlamak, Sonuçlardan uygun olanını alıp, uygun olmayanlarını kullanmamak da etik ihlalidir. Siz akademisyenlerin öğrencilerini bilimsel çalışma yöntemlerini titizlikle uygulayan sorumluluk sahibi bireyler olarak yetiştirmek amacı ile hareket etmesi, etik kurallara uyma konusunda örnek-model olma adına sarılması gerekir.Bu konuda Hoşgörü, öğrenciye gösterilir, size değil…

Bir Üniversitede akademik dürüstlük, eğitim-öğretim sürecinin ayrılmaz parçasıdır. Üniversite, tüm süreçlerinde, tüm paydaşlarıyla birlikte en üst düzey akademik dürüstlüğü sağlamak ve sürdürmek için gerekli yapıları kurar, önlemleri alır. Bunun aksi ilgili üniversitenin ismine düşen gölgedir, lekedir. Döner sermaye yönergesi de etik kuralların çiğnenmesine vesile olmamalıdır.

Her şey para demek değildir.