Bu günlerde her partiden milletvekili aday adayları arz-ı endam ediyor.



Ben de özellikle, Bartın’da  bir milletvekili çıkartacağına kesin gözü ile bakılan partinin aday adaylarına bakıyorum, acaba  1.sırayı kim alacak diye…Tabi diğer partilerinde adayları içinde geçerli bu inceleme, etüd ve  ölçme durumu…



Yani mebusluğu kesin diye düşünülen kişinin ve mebus olma ihtimali olan kişilerin taşıyacağı nosyonlar, özellikler  neler?



Hizmet ve vatan aşkının boyutu nedir?



Halkı için nelere katlanabilir,nelerden vaz geçebilir?



Bir “kriter” silsilesi belirledim kendimce beni temsil edecek kişiyi seçmeye çalışırken…



Şöyle ki;



Diyelim aday adayımızın Ankara’da kalacak yeri yok, acaba Angara tren istasyonu çevresindeki çimenlerde günlerce yatıp, hasta olmayı göze alabilir mi?



Allah o günleri bir daha göstermesin ama, Farz edelim Düşman Polatlı'ya kadar dayandı, ayakları popo suna  değecek biçimde kaçar mı,yoksa yüksek ruh ile aslanlar gibi kükrer mi? Gerçi düşman artık Tunalı Hilmi Caddesine kadar Mc Donalds ve Starbucks Coffe kılığında çoktan girdi.



Ballı emeklilik olmasa da yine de aday olur mu?



Diyelim Ceylan derisi koltuk yerine okul sıralarında oturacak, bunu sindirebilir mi? Yoksa orda rahat uyunmaz deyip adaylıktan vaz geçer mi?



Merkezi sistem ısıtma yerine tenekeden yapılmış odun sobası onu keser mi (!).. Gaz lambasında gözüm bozulur diye çalışmaktan imtina eder mi?



Anlayacağınız üzere kurucu meclisi tarif ediyorum. Yani adaylarda ilk mebuslarımızın taşıdığı duygu ve felsefeyi arıyorum.



Ey aday adayları;



Ondan vaz geçtim, Bakan veya Başbakana ödenek için çıkarken dizleriniz titremesin …



Telefonunuzu değiştirip veya sürekli danışmanınıza verip, kuliste kahve içtiğiniz halde  vekilimiz toplantıda dedirtmeyin…



Ya da konuşurken bir anda tünele(!) giriyorum deyip telefonu kapatmayın…



Yandaşların çıkarları  için ,İhale aracılığı yapmayın …



Meclise gelen Bartınlının  elinden tutup ilgili birime götürüp sorununu çözün ..



Toplumsal menfaatleri bırakıp,kişisel küçük işlerle uğraşmayın…



Göçü durdurun…



Bartın’ı eski havasına ve suyuna kavuşturun…



Hala ham yol, su şebekesiz köy ayıbını bize yaşatmayın…



Köşe yazarları  ile uğraşmayın,bırakın özgürce yazsınlar…



Çok şey mi istiyoruz…

- - - -