2018 seçimlerinin galibi Cumhur İttifakı ve Cumhurun başı 'Erdoğan' oldu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, en yakın rakibi olan sayın İnce'den 11 milyon daha fazla oy alarak popülaritesini daha da artırdı. Yenilmezlik tılsımını bozdurmayarak yeni sistemin Cumhurbaşkanı oldu.
Milletimiz kendisinden vazgeçmeyerek desteğini yineledi, istikrara ve büyümeye devam dedi.
Seçimleri de ikinci tura bırakmayarak öngörü ve ferasetini tekrar ortaya koydu. Tüm tasfiye planlarına, içerideki ve dışarıdaki oyunlara rağmen güçlü bir şekilde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yanında durdu.
Çok yüksek katılımla gerçekleştirilen seçimler, temsil sorununun aşıldığı, bütün siyasi partilerin barajı geçtiği demokratik bir işleyiş ve olgunluk içinde tamamlanarak halkın iradesi sandığa yansıdı.
Geçmişten bu yana, yapılan seçimlerde hiçbir zaman yanılmayan aziz milletimiz, Meclis'te oluşturduğu siyasi dağılımla önemli mesajlar verdi. Hassas meselelerde uzlaşı ve konsensüsün benimsenmesini, diyalog ve işbirliğinin geliştirilmesini istedi.
24 Haziran seçimleri ile AK Parti, üst üste kazandığı 13. seçim olmasına rağmen en yakın rakibi olan CHP'den neredeyse iki kat fazla oy aldı. Bu seçimlerin sonuçları, AK Parti'nin Güneydoğu'da aldığı oy açısından değerlendirilecek olursa, sağduyu sahibi Kürt seçmenin Cumhurbaşkanı Erdoğan'a olan desteğinin ziyadesiyle devam ettiği de ortadadır.
Dolayısıyla AK Parti'nin Kürt oylarında hezimete uğrayacağı tahmin ve öngörüleri tamamen yanlış çıktı.
Öte yandan Cumhurbaşkanlığı seçiminde sayın Erdoğan'a büyük bir teveccüh gösterilmişsede milletvekilliği seçiminde, bazı adaylara gösterilen tepkilerin seçim sonuçlarına yansıdığı görülmüş oldu.
67 yıldır tek başına iktidar olamayan kurultaylar partisi CHP ise bu seçimde yine kaybetti yine tökezledi...
Çatı aday muamelesi gören Muharrem İnce, aldığı yüzde 30 oy oranı ile partisi CHP'nin sosyolojik ve siyasi oylarının çok üstüne çıkmayı başardı. CHP'li seçmeni uzun bir aradan sonra hiç olmadığı kadar heyecanlandırdı, ümitlendirdi.
CHP seçmenindeki geniş kalabalıklarla iyi bir ilişki de kurdu ama sonuca ulaşamadı.
CHP'nin parti oyu ise Kılıçtaroğlu'nun liderliğinde yüzde 22'lerde kaldı. Alınan bu sonuç sayın Kılıçtaroğlu için koltuğun sallanacağı, CHP'nin geleceği açısından da tartışmaların başlayacağı anlamına gelir.
Şu durumda bile sayın İnce artık CHP'nin doğal genel başkanı sayılır.
Artık sayın İnce'nin, CHP içinde sesinin gür ve kuvvetli çıkacağı bir döneme yelken açıldı bile.
Muhalefet olmasına rağmen büyüyeceği yerde sabun gibi eriyen CHP'nin, şeytanın bacağını kırması için mevcut üslubu ve kavgacı dilini bırakması, memleket meselelerinde bir işin ucundan tutması gerekir.
Hükümetin ak dediğine kara demekle, Cumhurbaşkanı Erdoğan düşmanlığıyla başarı elde edilemeyeceği 24 Haziran seçimlerinde görülmüş olması gerekir. CHP, başarısızlığının arka planını iyi okuma ve iyi analiz ederek çözümleme yoluna gidebilmelidir.
Seçimlerin kazanan taraflarından biri de Milliyetçi Hareket Partisi'dir.
Yakın geçmişte yaşanan gezi olayları, 15 Temmuz darbe girişimi ve terör olayları gibi kritik süreçlerde sürekli olarak milli ve yerli bir duruş sergileyen Milliyetçi Hareket Partisi ve lideri Bahçeli'nin bu ülkeye yaptığı fedakarlık unutulmamalıdır.
Tehlikeleri önceden sezen, siyasetide iyi bilen sayın Bahçeli, en başından bu yana Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın arkasında tavizsiz ve koşulsuz durmuş, toplumun geniş kesimlerinin takdirini kazanmıştır.
Bir sürü karalama kampanyası ve partiden ayrılmalara rağmen MHP, bir önceki seçimde aldığı oylarını korumuş, anketleri ters köşe yapmış, Meclis'in belirleyici, denge ve kilit partisi durumuna gelmiştir.
Artık Türkiye'de, MHP ve lideri Bahçeli'nin etkisinin her bakımdan daha fazla hissedileceği bir döneme doğru yönelinmiştir.
Bir de kendisine yüzde 20-25'ler gibi pâyeler biçilen ancak yüzde 10 oranında oyu ancak alabilen İYİ Parti, kendisine yüklenen misyonun karşılığını verememiştir. Bu seçimin en büyük kaybedenlerinden birisi de sayın Akşener'dir.
Fakat halk, İYİ Parti'ye de bir fırsat tanıdı, bir kredi açtı. İYİ Parti bu kredi iyi anlamda kullanabilirse Türk siyasetinde kurumsal bir kimlik kazanabilir. Aksi takdirde siyasi partiler mezarlığında yer bulması mukadderdir.
PKK'nın siyasi bir uzantısı olan HDP ise her zaman gerilimin bir parçası oldu. Hendek ve barikat siyasetinin ceremesini de bu seçimde ağır ödedi. İdeolojik yönüyle bir türlü Türkiye partisi olamayan HDP, kendi bölgesi olan Güneydoğu'da ki şehirlerde oy kaybetti. Ancak "Bir oy İnce'ye bir oy HDP'ye" formülü işe yaradı.
CHP+HDP kaynaşması ve stratejik oy kullanımı nedeniyle HDP, İstanbul'dan gelen oylarla barajı geçti.
Saadet Partisi'de bu seçimlerde kendisinden beklenilen sonucu elde edemedi. Bir önceki seçimde binde 7 gibi oy alan Saadet Partisi, Millet İttifakı içinde yer aldığı bu seçimlerde ön plana çıkartılmasına rağmen yüzde 1.3 oy alabildi.
Her ne kadar yüzde yüze yakın oylarını artırmışsa da, sonuçlar kendisinden fazla ittifak ortağı CHP'ye yaradı.
Çünkü CHP, uzun zamandır milletvekili çıkaramadığı Şanlıurfa, Adıyaman, Karabük, Kars gibi toplamda 11 vilayetten Saadet Partisi ve İYİ Parti'nin oylarıyla, ittifak sayesinde birer milletvekili çıkardı.
Bu seçimlerde bir üst aklın olduğu her durumda görüldü...
Çünkü siyasetin DNA'sı ve doğasıyla oynanıp, Erdoğan karşıtlığı üzerinden bir ittifak oluşumuna gidildi.
Netice almak için de değişik şekillerde yönlendirilip stratejik oy kullanımı yöntemi benimsendi.
Saadet Partisi ile AK Parti, İYİ Parti ile de MHP budanmak istendi.
Ancak ne Saadet Partisi kendisinden beklenildiği şekilde AK Parti'den oy alabildi, ne de İYİ Parti MHP'yi bitirebildi.
Baraj sorunu olmamasına rağmen, yapılan planların ve öngörülerin hiçbiri gerçekleşmedi, tutmadı.
Kazanan sadece milli irade ve Türkiye oldu.