Merhabalar...

Modernleşme adına özenti içinde medya ve dizilerin de etkisiyle maalesef kültür erozyonu yaşamaktayız.

Sonucun ne olabileceğini bilemesekte önemli olan iyi niyetle yola çıkmaktır ve bu iyi niyeti kayıt altına alıp resmileştirmektir hele uzun süreli önemli bir konuda bu kaçınılmazdır.

Yani iki taraf bir konuda fikir birliğine varıp anlaşıyor ve mutabık kaldıkları bir anlaşma imzalıyor.

Taraflardan birisi anlaşmayı ihlal ederse malumunuz anlaşma geçersiz olmuş olur ve iki tarafta bilir ki anlaşmanın bozulması durumunda şartlar müeyyideler devreye girer ve taraflar buna göre hareket ederler.

Mahsuru yoksa sorabilir miyim sizin de bir anlaşmanız var mıydı ?

Duyduğumuz kadarıyla sizin bir anlaşmanız varmış fakat anlaşmanız bozulmuş.

Resmi olarak eşinizden ayrılmışsınız. Anlaşamama, şiddetli geçimsizlik vs.vs.

Kayıtlarda (Nikahınızda düşmüş ve kayıtlarda artık nikahsız olarak görünüyormuşsunuz) bu sebepten mağdur durumda bir geliriniz de olmadığından ve sizin kimseye el açmamanız, mağdur muhtaç olmamanız için devlet birimlerine müracaat etmişsiniz ve bahsettiğiniz  şartlarda Devlet makamlarıyla mutabık kalarak size dul, yetim veya ölmüş babanızdan maaş bağlanmış.

Buraya kadar her şey normal hakkınız olan maaşınızı alıyorsunuz.

Bu anlaşmanın en inandırıcı tarafı ise mahkeme kararıyla resmi olarak da (boşanmış nikahsız olmanızmış)

Fakat siz anlaşmaya mutabık kalmamışsınız

Nasıl mı rivayet  odur ki, siz eşinizle tekrar bir araya gelip birlikte yaşamaya başlamışsınız

Hatta günah dan kurtulmak adına  imam nikahı tabiriyle de "güya nikah" da olmuşsunuz nasıl işse...

Sorabilir miyim siz evli misiniz? Dul veya bekar mısınız ?

Bekar, dul iseniz boşandığınız eşle niye bir aradasınız.

Evli iseniz devletten dul maaşı almak niye.

"Alavereyle ayrılık, dalavereyle evlenme maaş almak şahane"...

Acaba devletle sizin aranızdaki anlaşma geçerli mi ?

Devlet birimleri sizin eşinizle tekrar bir arada yaşadığınızı tespit ettiğinde maaşı kesiyor.

Maaş kesildiğine göre sizin devletle olan anlaşmanız geçersiz.

Sizler tekrar bir araya gelebilirsiniz resmi nikahınızı yaptırıp birlikte de yaşayabilirsiniz bu sizin en doğal hakkınız.

Gelelim nikah konusuna...

Nikah resmi kayıt altına alındığında nikahtır.

Sahabe döneminde ve Osmanlı döneminde yapılan nikahlar kayıt altına alınarak aynen günümüzdeki yapılan nikahlar gibi resmileştiriliyordu.

imam nikahı, şu nikahı bu nikahı diye resmi olmayan kayıt altına alınmayan nikah, nikah olmaz.

Avrupa'da (Almanya'da) belediyelere gitmeden kilisede nikah kıyabiliyor ve size  devlet tarafından kabul görülen evlilik belgenizi veriyor.

Devlet makamlarının kabul ettiği (Resmi kayıt altına alınmış) nikah, nikahdır.

Bu konuda fetva açısından resmi otoritenin Diyanet İşleri olması hasebiyle böyle dalavereli nikah olamayacağını millete duyurmalıdır.

Neden mi ?

Kadın gitse bu adam beni taciz ediyor deyip şikayetçi olsa sen kendini nasıl savunabilirsin bu benim eşim,hanımım diyebilir misin ?

Resmi nikahın olursa bu benim eşim deme ve isbat etme imkanın var.

Veya şu şahıs evin ihtiyaçlarını karşılamıyor bizimle ilgilenmiyor dese bu senin neyin neden ilgilensin diye  kadına sormazlar mı ?

Bu benim eşim diyebilme şansın var mı, maalesef yok.

Ailede sorumluluğun olmazsa olmazı resmi nikahtır çünkü iki tarafın da haklarını kayıt altına alır iki taraf içinde bağlayıcıdır, nikah demekte budur.

Peki buna ne diyelim ?

Bazı aileler de birlikte yaşadığı eşinden resmi olarak ayrılıyormuş ve başka bir yaşlı erkekle resmi nikah kıyıp evleniyormuş sebep yaşlı adam  ölürse maaşını almak için.

Fakat ilk ayrıldığı  eşiyle de tekrar birlikte yaşıyormuş, bir de birisini çağırıp gizlice güya nikah yaptırıyorlarmış ne fırıldaksa.

Gizli derken millet duyar da şikayet eder maaş kesilir diye duyurmadan

Halbuki nikahın duyurulması gereklidir toplum bunu gelenek haline getirip düğünler yaparak duyuruyor.

Resmi olarak nikahlı kadın bir başkasına nikah olabilir mi buna kim izin verebilir ve böyle bir nikahı kim yapabilir

Madde, para, çıkar menfaat için fetva veren, nikah kıyan kıydıran toplumda ne arızalar oluştuğuna dini konularda ne hale gelindiğine bakar mısınız ?

Bu fırıldakları bilen toplumdan da ses çıkmıyor maalesef.

Nemelazım, adam uyanık, gemisini yüzdürüyor ya sen ona bak denilebiliyor.

Üzümü ye bağını sorma (mı) ?

"Üzümü ye, bağını sorma" gibi uydurma lafları da ata sözü laflar diye toplumda savunabilenler de var

Oysaki bizler yedikleri meyvenin parasını fazlasıyla meyve ağacının  dallarına takan ataların torunlarıyız.

Yaşlı nenesine, annesine büyüklerine kredi çektirip sonra kendi haline bırakan veya kredi çekmiyor diye el kaldıran asalak zavallıları duymak ne acı.

Maalesef bu ve benzeri duyumlar sıkça kulağımıza gelip duymaktayız

Çoğunlukla yazılarıma not düşüyorum yazdıklarım kimin üstüne olursa.

Birkaç problemli için toplumun hepsini sorumlu tutamayız fakat bu fırıldaklara da göz yumulmamalı.

İyiler her zaman müstesnadır.

Unutmayalım bu tatlı tatlı yemenin bir gün  acı acı kusması olur.

-Eğer (eşler)ayrılırlarsa, Allah bol lütuf ve nimetiyle onların  her birini zengin kılar (başkalarına muhtaç bırakmaz) Allah lütfu geniş olandır. O, hüküm ve hikmet sahibidir.  Diyanet  4/130 -

Bütün tedbirlere rağmen evlilik yürümüyorsa ev cehenneme dönmüşse yoksulluk ve çaresizliğe düşme korkusu ile bu cehenneme katlanmak gerekmez: Allah nice kapılar açar.

Durum böyle iken dalavereye ve fırıldak olmaya gerek var mı?

Dostça selamlarımla...