BİZDEN SÖYLEMESİ
Gazetemizin yer verdiği haberde, “1998 selinde köprünün tahribata uğradığı kanaatine varan Bayraktaroğlu, köprü ayaklarında çatlaklar, köprü üzerinde ise yarıklar olduğunu tespit etti. Yaşanması muhtemel olumsuzluklar üzerinde duran Bayrakratoğlu, felaket öncesi bazı önlemler alınması gerektiğini ifade etti. Bayraktaroğlu, “Doğa sabırlıdır. Kendi dengesini uzun yıllar oya işler gibi oluşturur. İnsanoğlu için 100 yıl – 1000 yıl uzun bir süre olsa oluşturduğu menderesleri ortadan kaldırmak – ırmak yatağını değiştirmek – ırmak yatağına kent kurmak , yerleşim yerleri oluşturmak çok tehlikeli işlerdir. 1998 yılında Bartın Irmağı gerçek yatağının neresi olduğunu göstermiş ve bu yatağa yapılmış olan müdahaleleri ortaya koymuştur. Büyük sel sonunda bu ırmak üzerindeki üst yapılar (yollar-köprüler-binalar) zarar görmüştür.Ve zayıflamıştır.Sel yapıları ya yıkmış ya da zayıflatmıştır.Dolayısı ile sel etkisinde kalan üst yapıların devamlı kontrol edilmeleri gerekmektedir. Eninde sonunda ırmak bu yapıları ortadan kaldıracaktır.Bu felakete fırsat vermeden önlemler , kontrollü bir şekilde yapılırsa insan kaybı olmadan bu durum sorunsuz bir şekilde çözülür. ‘Bize bir şey olmaz abi ‘ veya ‘Allah korur gibi’ yaklaşımların sonucu Çaycuma Köprüsü gibi olur. Bartın ve Filyos Irmakları üzerindeki köprülerin istinat duvarlarının tekrar gözden geçirilmesi gerekmektedir. Bu yapılmadığı takdirde piyangonun kime vuracağı belli olmayacaktır. Bunun tipik örneği Milli Eğitim Müdürlüğü önündeki Gölbucağı Köprüsü .. Fotoğraflarda 1998 selinin köprüde yarattığı tahribat açık seçik görülmektedir” diyerek yetkililere seslendi” Yapılan haberin üzerinden 2 ay geçmesine rağmen hiçbir yetkili bir açıklama yapmadı. “Köprülerimiz bakım ve onarıma alınacak” demedi. Duyarsız kalınan haberimize “Köprüler Allah’a emanet” demekten başka yapacağımız bir şey kalmıyor.