Yaşamak nedir? Zaman zaman yaşamın ne olduğuna ve ne olmadığına dair derin düşüncelere kapılırım. Zira “Ne için yaşıyoruz, neyi yaşıyoruz, neyle yaşıyoruz?” gibilerinden sorular aklımı kurcalar durur. Sonra, anladım ki yaşam dediğimiz şey, biz ona bazı değerler yüklersek bir anlam taşır ve insan, bu anlamın neresinde duruyorsa yaşam ona göre şekil alır.

Hayatta ne zaman ki işler yolunda gider; işte, sevgide, aşkta, parada, mutlulukta kazançlı çıkarız işte o zaman kendimizce yaşadığımızı sanarız. “Vur patlasın, çal oynasın” misali her şey bize güzeldir. Sanki yaşamın tadı böyle çıkar.

Birine âşık olmak, çocukluk aşkına yazdığın mektubu bulmak, birinin size anlamlı bir bakışı, yanınızda size özel olduğunuzu söyleyen birinin bulunması, bir şarkının başlangıç kısmının sizin narin duygularınızı harekete geçirmesi var eder  “Yaşamak” ı. Ve onun farkındalığını... Evet, hayat bunlarla çok daha güzel ve yaşanılırdır.

Değişmeyen tek şeyin değişim olduğu dünyamızda; yaşayabilmeyi de fark etmenin farkında olmaktır yaşamak. Yaşanılanlardan bir şeyler öğrenilecekse; bu nasıl yaşadığımızı fark ederek olmalıdır ki öyle yaşamış olalım:                             


 “Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:

 Yaşadın mı, yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyi.” diyen Ataol Behramoğlu gibi…

 “Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:

 Yaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara, göğe, bütün evrene karışırcasına    

 Çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır

 Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana…”


İnsan her şey yapabilir yaşamak uğruna ve yalnız nefes almak değildir yaşamak.

“Çaresiz dertlere düştüm,

Yok mu bunun çaresi?

Var:

Yaşamayı ölecek kadar sevmek!”

diyen Can Yücel gibi yaşamı ölecek kadar sevmeye meyletmiş, hayatı anlamlandırıp, ondan haz duymak için dünyaya kök salan biri yok mudur sizce? Dikkatli bakarsak böyle birilerinin varlığını göreceğiz etrafımızda…


Yaşamak en güzel şey; eğer yaşamayı bilirsen!!