Konuk Yazar: Muzaffer Cellek
iletişim:
[email protected]

Hep 90 lık delikanlı olarak kalmak nasıl bir şey?


Bartın’ın sayılı çınarlarından birisi de Nihat Şivet’tir. 90 yaşına rağmen internette sörf yapar, gür kahkahası ile şaşırtırdı insanları.

Bartın’ın eşrafından köklü bir aileye sahipti. Bartınlıların da ağabeyisi olan Şivet, dost insandı, güleryüzlü ve sevecen insandı. İşte o koca çınarı kaybettik. Geride ailesi, dostları ve Bartınlıları bırakarak.

Onu ilk telefondaki sesi ile tanıdım. İlk kitabım çıktığı zaman, Bartın’dan beni aramış bulmuş ve o gür sesi ile yüksek ve heyecanla şöyle diyordu: “ Ben Nihat Şivet. Kitabınızı, sabaha karşı bitirdim. Beni uykusuz bıraktınız. Ama yarın, bir daha okuyacağım!” Sesi çın çın ötüyordu.Ki beni şahsen de tanımıyordu.

Bu sefer onu ben de merak etmiştim. Bartın’a gittiğimde, onu buldum. Yazarlara saygısı sonsuzdu. Kendisi Bartın’ın ilk kırtasiye ve kitap dükkanlarından birine sahipti. Biz okul kırtasiyelerini, onun dükkanından temin ederdik. Ama kendisini tanımazdık.

Onu, babamı tanıdığı için de sever, sayardım ayrıca. Saygıyle bahsederdi babamdan. Ve bu sevecen insan Facebook’ta anılar yazardı. Internetlerde sörf yapardı. Her şeyden haberdardı. Okumayı seven insandı.

Bu son gidişimde de telefon ettim, hatır sormak için. Top gibi patlayarak bir sevinç kasırgası içinde kükremişti. Çocuk gibiydi. En ufak bir sevgi gösterisinde, mutlanır, gür sesi ile bir haykırırdı ki, dağlar taşlar inlerdi.” Canım” ı çok kullanırdı. “Canısı canısı” der, gönüller alırdı.

“ O gün evinde bilgisayarını açtı. İnternette sörf yaptı. Yaş 90 olmasına rağmen, bilgisayar onun için çocuk oyuncağı idi.

O gür sesini hiç unutamıyorum. Bilgisayar aşkına da hayran olmuştum evindeki yemekte. Tek başına yaşıyordu. Diğer katlarda akrabaları kalıyordu

O, bir bilgisayar fonemeni idi. “ Eski beş lambalı radyolardan çok iyi” diyordu. “Çünkü, diyordu, her derdine çare oluyor” demişti, dizüstü bilgisayarını göstererek.

“Oturduğum yerden, dünyaya sesleniyorum. Ve ses getiriyorum. Arkamda bir ordu gibi kalabalık arkadaşlar var. Her gün bu aletle yenileniyorum. Yaşasın teknoloji " diyor ve dostlarına sağlık dilekleri ile kadeh kaldırıyorduk.

Müthiş bir özgüven duygusu duyuyor. “Parmaklarımın ucunda arkadaşlarımın nefesi diyor. İstediğimle karşı karşıya gelebiliyorum diyor. Döndükten sonra telefonlaştık. Kendisi için bu sütunlarda şiir yazmıştım. Çok beğenmişti:

“Bir elinde içkisi ,/ Diğerinde faresi, / Yoktur Şivet gibisi,/
Ah seni gidi seni, / Yaş 90, yolun yarısı / Yaşadım, güzel Bartın’ı, / “Kavşak Suyu,” “Asker Suyu” derken, / Sabahlar oluverdi erken, / Aladağ’da gün batarken, /
&&&
Geçti ömür, böyle diye diye / Deyve bakay, haller nice? / Seksek seke seke, Mahmure…”

O, Bartınlıları ağabeysi olarak anılarda her daim yaşayacak. Gür sesi ile, top gibi gürleyişiyle, okuma sevdasıyle.

Hep “canısı” derdi sevdiği insanlara. Hep canısı’larla anılacak. Bu gün, “canısı’larla da uğurlanacak” O, hep 90 lık delikanlı olarak anıldı. Hafızalarda hep öyle kalacak.

Her batan güneş İnkumu sahillerinde, onu hatırlatacak. Bartın’ın Aladağı’nda da batan güneşte, onun silueti her daim parlayacak.

Her "canısı " ile irkilip, onu arayacağız.. Çünkü her canısı'larda o var.

O, "canım" larla "canısı'larla" geldi bu dünyaya,. Şimdi de "Canısı'larla" gidiyor. Ve gözlerinin içine kadar gülerekten herkeslere el sallıyor "canısı , canısı, canısı" diye diye. Hissediyoruz, bir kat daha üzülüyoruz. "Bizi duyamıyor" diye.

Ama o sevecen ınsan, giderayak herkese sarılmış gidiyor. Ne de olsa gözleri nemlenmiş olarak. Tıpkı bizler gibi.

Toprağı bol olsun..

ŞİVET AĞABEY, MODERN ÇAĞA AYAK UYDURMUŞ, NADİR 90 LIK DELİKANLILARDAN BİİRİYDİ.

BARTININ İLK KIRTASİYE DÜKKANLARINDAN. ŞİMDİ BU DÜKKANI DAMADI İŞLETİYOR KIRTASİYE OLARAK

ANILAR VE BAŞARILARIN TOPLANDIĞI KÖŞESİ

AİLE ALBÜMÜ. BÜTÜN ŞİVET' LER BUARADA.

ŞİVET,İ GENÇLİĞİNDE KIRTASİYE DÜKKANININ BAŞINDA
kaynak: Muzaffer Cellek / Milliyet Blog