Eminim benim gibi sizin de dünyanızda RAMAZAN; sahur, teravih, iftar, pide, hurma kadar biraz da sahura davul sesi ile uyanmak demektir.
Sonra Arefe günü davulcuların ev ev dolaşarak pencerenizin altına yaklaşıp davulunun gümlemesine manilerini de ekleyip bahşişlerini beklemeleri, gecikirseniz ısrarlı gümlemelerine devam etmeleridir.
Artık çalar saat var. Hatta isterseniz telefonunuzu da ayarlayıp kendiniz de uyanabilirsiniz. Ama ne saat, ne de telefondan davul sesi gelmez. Uykuyu adeta bir bıçak gibi kesip tam bir şaşkınlığa uğramış insan durumuna soktuğu için ne çalar saati, ne de telefonun zilini pek sevmem. Ama davul öyle değil.
Uykunuzda iken önce derinlerden bir ses yavaş yavaş kulağınıza çalınır. Zihin birazdan uyanmak üzere kendini hazırlamaya başlar. Ses yaklaştıkça siz de biraz daha kendinize gelmeye başlarsınız. Davulun güm gümleri evinize iyice yaklaşıp içeri dolduğunda ise zaten uyanıp kendinize gelmişsinizdir. Davulcunun güm sesini veren güçlü sopası ile ince sesi veren çubuğu çok uyumlu tınılar çıkarır. Davulcu evinizin önünden uzaklaşmaya başlayıp ses gecenin derinliğinde kaybolurken geride sizi sahur telâşı ve hoşluğu ile baş başa bırakır.
Ama nedense eski geleneklerimizi birer birer kaybediyoruz. ALLAH'a ŞÜKÜR ve HAMD etmemiz gerekirken, bizi MÜSLÜMAN bir ülkede, MÜSLÜMAN ailenin bir evladı olarak dünyaya getirdiği için. Biz ne yapıyoruz, günde beş vakit okunan ezan sesinden, RAMAZAN’larda sahura davul sesi ile uyanmaktan rahatsız olur olduk. Hiç olmazsa RAMAZAN ayında manevi duygularımızı doya doya yaşayabilsek.
Evet, ben davulun sesini çok severim. Uzaktan da hoş gelir yakından da.
- - - - -