Gökyüzüne ara sıra bakarın. Bazı bulutları, bazı da guşları seyrederin. Bide ne zaman başımı galdusam mutlaka bi uçak geçiya. Burası galba otobosla nası bi yoldan gidiyosa, bunna da öğle bişey herhalde. Rota da Bartın’dan geçmek de varmış.

Vire vire burdan geçiyala emme bize faydası yok. İnseya Bartın’a gezseyiza şadırvanı, taşanı, gazhaneyi. Ordan Ebu derda hazretlerini. Yokardan boş boş bakasıyız tabi. Neyse lafı fazla uzatmacan. Eee.. Uçak dedük de. Ben hayatımda hiç uçağa binmediydim. Nası oluya derken, binem mi, gidem mi, gorkamıyın, kusamıyın. La ney olusa bin git yav. Doğru Angaraya gittim. Hava limanın da endim. Nereye gitsem deyi düşünme numarası yapıp, İstanbul’a bilet aldım. Yani siziy ağnacayız uçağa binmiş olam deyi Angaradan İstanbul’a uçdum. Hani bazı muhabbet arasında oluya ya. Hiç uçağa bindiy mi deyi. Binmedim mi deyen. Bindim tabi. Yaniii.. Sora anadıyon tabi. Ballandura ballandura. Goltuva yaslandım, galbim küt küt ediya. Bi fırladuk bakmuşuk bulutlarıy üstünde. Çakdumadan fıslayarak salatü selam etmele, bilinen namaz sürelerini okumala falan, onları da deyveryon tabi. Yalan yok okumaduk değil. Yalavuz tebareke de dakıldım. Sora bi avıllık bi gevşeme. Bi rahatlama. Bulutla, gökyüzü mavi, yere basmayoz, altımız boooş. Gözlerim, enemeyon, kusamayon, tebarekeee… Uçakdan endük. La nereye geldük biz. Yazıla yabancı. İnsanla yabancı. La bura gavur memleketi mi yovsam?? Eyvaaah. Yağnış uçağa bindük deyon ben. Danimarka’ya enmüşük. İstanbul nereee, Danimarka nere. Yol bilmerüz dil bilmerüz kime ney ağnaduruz. Tüh ney yapdıy sen deyon kendime. Otusaya yeriyde. Kemerköprü Yukarçarşı dar mı geldi. Ne işiy va Danimarka da. Millet çıkaken ben de onlanan atıvadım kendimi dışarı. Seme seme geziyon Danimarkada. Sora çarşunuy göbeğende harita gibi bişey duruya. Ona doğru yanaşdım. Nereye gideceksem? Benim burda ney işim va yav deyerekden mırıldanuken yanıma biri yanaşdı. Bende orta okulda agılımda galan vat iz yor neymden başga bişey bilmeyon iyi mi. Neyse saçma sapan garşımdaki deligannıya bişeyle soruyon. Tabi Türkçe gonuşuken o da ba bakıp sırıtıya. La ne sırıtıyosuy dedim. Abi ben türküm dedi. La bırak dalgayı dedim. Dedim emme saniye sürmedi bi sarıldım ki deligannıya. Seni buraya Allah gönderdi Türk deyon. Yaşa Türk. Sen Türksün. Türkiye seninle gurur duyuyor falan derken. La seniy adıy yokmu deyerekden başladı muhabbet. Emme nası seviniyon bi görseyiz beni. Uçuyon havalada deycen emme o gadarı da deyil. Şimdi uçasak kim bilü nereye inerüz. Ben size çok sevindim deyerek duygularımı ifade etmiş olan. Bu arkadaş da çaycılık yapıya. Türkleriy yaşaduğu bi mehelle de. Gel dedi, çaycı Mehmet. Seniy garnıy açdu. Sa yimek ısmarlayan dedi. İyi dedim. Ney va yicek. Ney istesey dedi. Adana kebabı va, döner va, lahmacun bile va. Maşallah dedim. Hiç yimedüğüm şeyle. Hayatımda hiç lahmacun yimedim ya ben. Allah Allah. La ben nerden geliyon buraya. Bizim orda da va o yimekleden. Danimarkanıy yimekleri yok mu. Onları söleseya sen. Burda herkes ney yiya. Kırk yılıy başı Danimarkaya gelmişim. Lahmacun mu yicen. La havle. Şurda Danimarka kanapeleri yapıyala ben seni orya eledem dedi. İyi dedim. Yimedüğümüz bi o galdıydın onu da yillim bakan. Birisi Beyfendi Beyfendi deya. La bi hapıradım ben. Hapırayınca beyildememek olmaz. Bi de beyildedim. Kemerlerinizi bağlayın inişe geçeceğiz demezle mi. Nereye iniyoz dedim. Yanımda oturan adam, küfür mü ediyosuy deyen bi ifadeynen yüzüme bakıya. Hostes, İstanbul’a iniyoruz dedi. Ben sadece ciddi misiniz dedim. Uyuya galmışım yav.