"Benim oğlum bina okur, döner durur bir daha okur" sözü gibi CHP'nin hesapları siyasette bir türlü tutmuyor

CHP'de siyaset yapıyor ama siyasetin ritmini yakalayamadığı için 76 yıldır tek başına iktidar olamıyor. 

Sandıktan bir türlü çıkamıyor, girdiği her seçimde hezimete uğruyor. 

Fakat CHP, yapılan her seçimin sonucunu bir şekilde kendine göre tevil edip galibiyete ve zafere bağlamayı iyi beceriyor, kendi seçmenini bir şekilde ikna edebiliyor? 

Nakarat gibi her seçim sonrası "bu seçimin tek kaybedeni AK Parti, görün bakın gelecek seçimde daha güçlü sonuçlar alacağız" diyebiliyor.

Yenilginin sebep ve sonuçları üzerinde ise yeterince durulmadığı görülüyor. Çünkü CHP, milletin ne düşündüğü ve ne istediğinden habersiz, halka ters düşen bazı siyasetçilerle, kendisini hiçbir şekilde değiştirmeden ve yenilemeden yoluna devam etmek istiyor.

Tabi bu haliyle de girilen her seçimin sonucu hüsran ve yenilgi ile son buluyor.

Ezanı, Anadolu topraklarında Arapça aslından koparıp 18 yıl boyunca Türkçe olarak okutancamileri ahıra çeviren ve bir dönem dini kısıtlamalar yaparak halkın gönlünü inciten CHP, iktidar olduğu dönemlerde toplum mühendisliği, muhalefet olduğu dönemlerde ise siyaset mühendisliği yaparak yola devam etmeyi yeğliyor.

Siyasetteki mühendislik hesaplarıyla, durmadan seçimlerde CHP'den HDP'ye oy gönderiyor.

2015 seçimlerinde 'HDP barajı aşarsa, AK Parti tek başına iktidar olamaz' düşüncesiyle CHPHDP'ye koltuk değneği olmuştu.

24 Haziran 2018 seçimlerinde de verdiği oylar ve yaptığı aritmetik hesaplarla CHPHDP'nin barajı geçmesini sağladı.

Erdoğan karşıtlığı ve AK Parti'yi alaşağı etme uğruna, kendi adaylarının seçilmesi için çalışacağı yerde, kendi oylarının dahi azalmasına göz yuman CHP, Kandil'in siyasi uzantısı HDP'ye verdiği açık destekten hoşnut olmayan seçmen kitlesini ümitsizliğe ve umutsuzluğa doğru sürüklüyor. Doğrusu CHP seçmeni de, yenilgiyi sigaya çekeceğine sineye çekiyor?

Durum böyle olunca CHP'de, girdiği her seçimde, yanlış siyasetle doğru elde etmeye, aritmetik mühendislik hesaplarıyla siyasi başarı yakalamaya çalışıyor...

Kurultaylar partisi CHP'nin farklı hesap ve politikalarıyla ne yapmak istediğini anlamak pek mümkün değil?

CHP'nin öncelikli hedefleri arasında; iktidar olmaktan ziyade, iktidarı bölmek yattığı söylenebilir?

Çünkü CHP'de siyasetin nirvanası; iktidar olup ülkeyi yönetmeye talip olmak değil, genel başkanlık makamına ulaşıp CHP'yi yönetmek olarak görülüyor. Parti içi yapılan kongrelerde muvaffak olmak ve lideri destekleyen bir listeye sahip olmak CHP'de bir başarı olarak telakki ediliyor.

Yoksa sayın Kılıçdaroğlu'nun 8 senede 10 yenilgisinin ardından hâlâ daha koltuğunu koruyabilmesi bu ölçekte bir başarı olarak kabul edilebiliyor?

Kılıçdaroğlu, parti içindeki rakibi İnce’yi, Cumhurbaşkanlığı'na aday gösterirken de ince bir hesap yaptığını sanmıştı.

O hesaba göre, İnce’nin CHP’den daha düşük oranda bir oy alması gerekiyordu.

İnce’nin hesabı ise, girdiği yarışta CHP’nin aldığı oydan daha fazla oy almak, yahut ikinci tura kalarak seçimi zorlamaktı.

Sonuçta ne Kılıçdaroğlu’nun hesabı tuttu, ne de İnce’nin hesabı tam olarak tuttu..

Çünkü Kılıçdaroğlu yüzde 22, İnce ise yüzde 30 oy aldı.

Şimdi KılıçdaroğluErdoğan karşısında girdiği her seçimi kaybetmiş bir genel başkan olarak, "Koltuk sevdasına tutulanların bizim partimizde yeri yok!" diyor. 

Genel başkan Kılıçdaroğlu'na karşı girdiği tüm yarışları kaybetmiş olan İnce ise peşrev çekerek; "ben genel başkan olayım, sen de onursal başkan ol", yani partiyi bana bırak, sen de artık çekil diyerek kılıcını çekiyor.

Dolayısıyla her kongreyi kaybeden sayın İnce, her seçimi kaybeden sayın Kılıçdaroğlu’nun karşısına rakip olarak çıkıyor.

Normal şartlar altında delegeyi elinde tutan Kılıçdaroğlu kongre de kaybetmez, İnce'ye de eyvallah etmez.
Ama tahminler odur ki, Baykal'a yapılan kaset kumpasında olduğu gibi bir dış müdahale söz konusu olacak olursa, o vakit Kılıçdaroğlu gider, yerine İnce gelir.
Ya da sayın İnce, parti içi genel başkanlık yarışında muvaffak olamazsa partiyi bölebilir?
Peki ama sonuçta ne değişir?