Geçtiğimiz hafta içinde Hasan kadı’dan, Kurucaşile’ye…

Boğaz’dan Ulus’a, Doğudan Batıya, Kuzeyden Güneye; bir Bartın turu yapalım, izleyelim, görelim dinleyelim dedim. Pastırma yazının ısıtan güneşi de bize cömert davrandı.3 ilçe, 3 de beldeye ilaveten birçok köy de de soluklandım. Alınacak nefes, içilecek çay, yenilecek lokmamız varmış kısmette, yedik, içtik tüm ikramlar, misafirperverlik için teşekkür ederim.

Gözümüze çarpanlar, aklımızda kalanlara gelince; en uçtan, Kurucaşile’den başlayalım isterseniz. Kurucaşile’de son referandumda “Hayır” çıktığı için halkta adeta cezalandırılıyor muyuz mu acaba düşüncesi hakim durumda.

Yol beklentisi var ancak, her ne hikmetse Amasra’ya kadar gelen yol, bir türlü Kurucaşile’ye gelemiyor. Limandan yapılan kuvars yüklemesi Bürokratik kurumların kendi içindeki anlaşmazlıkları nedeni ile şu anda durmuş durumda. Ankara’dan öğrendiğimize göre müsteşarlıkta iş bir imzaya kalmış, ancak Belediye Başkanı dışında çırpınan yok. Zira bu sevkiyat belediyenin en önemli gelir kaynağı durumunda olup, Belediye hizmetleri için olmasa olmaz şartı oluşturuyor.… Zonguldak Limanı da bu günlerde benzer sorunları yaşıyor ama, onların en az iki temsilcisi ilgili bakanlıkta koşturuyor. Bu gidişle burada yine tercihler değişecek gibi görünüyor…

Abdipaşa’ya ise Yaşar Dönmez damgası vurulmuş. Kendisi de bir ticaret erbabı olan Dönmez, tüm imkanlarını yatırımcıya açmış. Tabii ki gerçek yatırımcıya… Zaten kendi kriterleri var ve artık gerçek yatırımcıyı gözünden de tanır olmuş. Şu ana kadar verdiği arsa vb. imkanlar ile bir çorap fabrikasında 150, çanta fabrikasında 70, bir tekstil fabrikasında ise 35 işçinin istihdamında payı var.Hali hazırda da Belediye uhdesindeki 20 dönüm arsayı yatırımcıya açmaya hazır bulunuyor. Abdipaşa’daki fabrikalar, çalışanlarını diğer fabrikaya kaptırmamak için üstelik maaşlarını düzenli ödemek zorunda kalıyor.Böylesine bir rekabet de oluşmuş.Ben buna Dönmez modeli diyorum..Örnek alınmalı..

Hasankadı’ya gelince; hala C.Tufan Yazıcıoğlu’na minnet duyuluyor ve onun katkıları ile gelen hizmetlerden sonra anımsanan başka bir katkı ya da fayda olmadığı için olsa gerek, yapılmış hizmetler sürekli onunla anılıyor. Fakat bu günlerde, en önemli yatırım olarak da taş tahkimatı devam edilen yol gözüküyor. Bu yolun bitiminde Karabük –Zonguldak ve Bartın coğrafi anlamda olduğu kadar, ekonomik anlamda da birbirine bağlanmış olacak.En azından Hasankadı gidilmeyen, unutulmuş bölge hissiyatından kurtulmuş olacak.Hasankadı’lıların beklentileri de zaten yöre gibi küçük; ilk hedef bir itfaiye aracı…Bu küçük hedef bile gelirleri kısıtlı belediye için büyük sayılabiliyor.

Bartın’a Çaycuma tarafından girişte dikkatimizi çeken bir görüntü oldu. Karayolu kenarında, esnafımıza, iş yerlerine, hizmet üreten otellere, atölyelere ait tabelalar Karayoluna yakın oldukları ve tehlike yarattıkları için kaldırılmışlardı. Fakat gördük ki aynı yerlere, bir resmi kurum tarafından yakın bir ilçeyi tanıtım amacı ile tabela konmuş. İnsan, özel sektöre ait tabelalar tehlike yaratıyor da, resmi kurumlara ait tabelalar tehlike yaratmıyor mu diye düşünmeden yapamıyor. Bu bir çifte standart değil mi? Yoksa devlete pozitif ayrımcılık mı yapılıyor?

Devam edeceğiz.

Hoşça kalınız.