Biz kadın eli sıkarız. Bu medeni dünyanın âdetidir. Bunu tartışmamız bile beni rahatsız ediyor. 2012 yılında bunu tartışmak durumunda kalmamız bile düşündürücü ve üzücü. Geçtiğimiz yıllarda bir arkadaş ile dost, içten, keyifli bir sohbet ettik. Bir de sağ olsun cömertlik gösterdi, bana çay ikram etti. Kalkarken ben de teşekkür edip elimi uzattım. İşte o zaman deminden beri benimle dostça sohbet eden arkadaşım bir adım geri attı, tokalaşmaya ne gerek var dedi.  Elim havada kalakaldı. Her kesimden arkadaşım var. Her kesimden insanlar ile sohbet etmeyi önemli buluyorum. Dolayısıyla daha önce de birkaç kez benzer haller yaşadığım olmuştu ama ilk defa sohbet ettiğim, karşılıklı çay içtiğim bir insanın, sırf erkek olduğum için elimi sıkmayışına tanık oldum. Ağzımdan istemeden de olsa bir söz çıktı. "Ama aşkolsun" deyiverdim, tam olarak neden böyle dediğimi bilmeden. Sonra herkese başımla selam verip kapıya doğru yöneldim.  Bu anlattığım hadise Bartın'da yaşanmış ufacık bir sahneden ibarettir. 

Yaptığımız her işte, attığımız her adımda, ağzımızdan çıkan her sözde asıl olan niyetimizdir. Kalbimizden geçenlerin saflığı, duruluğudur, samimiyetidir. Niyetimizin rengine boyanır kişiliklerimiz. Niyetimizin sesinden birbirimize sesleniriz.