Gazetemizin önceki gün manşetten verdiği “Drahna’da 250, İstanbul’da 10 bin kişi yaşıyor” başlıklı haber Bartın’da günün konusu oldu.

Bu çarpıcı tablo ile ilgili olarak Saadet Partisi İl Başkanı Yurtbay, “Bartın’ı hükümet caddesine bakarak değil Ulus’a, Hasankadı’ya, Arıt’a, Kumluca’ya ve bu insanlarımızın İstanbul'da kurdukları derneklere bakarak değerlendirmemiz gerekir” dedi. Yaşanan göçün Bartın ilinde yapılamayan çalışmaların bir sonucu olduğunu söyleyen Yurtbay, “İnsanlarımız mutlaka bunun hesabını soracaktır” açıklamasında bulundu.

BARTIN’IN EKONOMİK VE SOSYAL BOYUTLARI ORTAYA ÇIKMIŞTIR

Gazetemizin 15 Şubat Perşembe günü manşetten verdiği “Bartın ilinin verdiği göçün çarpıcı görüntüsü bir kez daha ortaya çıktı” ve “Drahna’da 250, İstanbul’da 10 bin kişi yaşıyor” başlıkları ile verdiği göç tablosu Bartın’da günün konusu oldu. 6 köy ve 18 mahalleden oluşan Drahna’da kimsenin kalmaması neticesinde Derneğin genel kurul öncesinde köy toplantılarını köylerde değil, İstanbul’daki kahvehanelerde yapması birçok köyümüz ve bölgemiz gibi Drahna’nın da İstanbul’a taşındığını gerçeğini açık şekilde ortaya koyarken bu çarpıcı sonuçlar ile ilgili olarak Saadet Partisi İl Başkanı Ünal Yurtbay değerlendirmelerde bulundu. Drahnalılar derneğinin genel kurul çalışmalarıyla ilgili açıklamaların ve çalışmalarının Bartın’daki göçün yarattığı depremin ve ekonomik-sosyal durumun korkutucu boyutlarını bir kez daha ortaya koyduğunu söyleyen Yurtbay, “Siyasilerin yapılan bu açıklamalardan çıkaracağı dersler vardır. Bartın’ın içine düştüğü durumu her kim olursa olsun görmezlikten gelemez. Bartın bugünlere kolay getirilmedi. Bartın “sen-ben” kavgalarını yaparken, az olsun benim olsun yaşam tarzını seçerken, tercihlerini ideolojik ve görsele dayanarak yaparken Bartın il olmaktan çıkmış emeklilerin yaşadığı küçük bir kasaba haline gelmiştir. Bartın’ı bugünlere getirenlerden elbet bir gün “bu günün küçükleri, yarının büyükleri” hesap soracaktır. Bartın’ı hükümet caddesine bakarak değil Ulus’a, Hasan kadı’ya, Arıt’a, Kumluca’ya ve bu insanlarımızın İstanbul da kurdukları derneklere bakarak değerlendirmemiz gerekir” dedi.

FABRİKALAR YAPAN AĞIR SANAYİ HAMLESİ BAŞLATMIŞTIK

Bu hesabı soracak olan yarının büyükleri siyaset tarihine baktıklarında Milli Görüşün temsilcisi olan siyasi partileri bu hesabın dışında tutacaktır. Çünkü bu ülke insanının insanca yaşayabileceği, doğduğu memlekette doyabileceği, borç alan değil borç veren, emir alan değil emir veren ülke olması için milli görüşün temsilcileri bu ülkenin tüm kaynaklarını bir avuç mutlu azınlık için değil tüm vatan evlatları için kullanmıştır. Memlekette işsizlik ve göçün önlenebilmesi için milli sanayinin olması düşüncesiyle 1974-1978 hükümet ortağı olduğumuz yıllarda 300 adet ağır sanayi fabrikasının temellerini atmıştık. Fabrika yapan fabrikalar dediğimiz ağır sanayi hamlemiz güneş motel ve medya entrikalarıyla engellenmeseydi. Bu memleketin ve Bartın da yaşayan evlatlarımız 300-500 milyon lira için yaşadığı doğup büyüdüğü topraklardan göç etmek zorunda kalmayacaktı. 1996-1997 Erbakan hükümeti döneminde ülke kaynaklarını IMF’ye ve bir avuç Rantiyeciye teslim etmeyerek; bu ülkenin kaynaklarını işçisine, memuruna,emeklisine ve Bağ-Kur emeklisine vererek yaşanabilir bir Türkiye’nin temelleri atılmıştır. 2002’de AKP iktidara geldiğinde ne dediler? Esnafa, çiftçiye, emekliye, işçiye toplumun her kesimine refah getireceğiz dediler. 100 milyar doları bu kesime dağıtacağız dediler. Ama tüm kaynakları rantiyeye, Siyonizm ve taşeronluk yapanlara aktardılar. Bunlar IMF’den izin almadan halkına aspirin bile veremiyorlar. Biliyor ve inanıyoruz ki, üflemeyle gelen bu iktidarı millet 9 ay sonra değiştirecektir” şeklinde konuştu.

HALK HER ŞEYİN FARKINDA

Dernek Genel Kurul çalışmaları ile birlikte içler acısı bir tablonun gün yüzüne çıktığını söyleyen Yurtbay, “Ne acıdırki artık büyük şehirlerdeki dernekler toplantılarını her köyü İstanbul’da ayrı bir yerde toplayarak gerçekleştirmektedir. Bartın milletvekilleri görevde bulundukları 4 buçuk yılda Bartın’da iş sahası oluşturulması adına ne yapmışlardır. Koskoca bir hiç. Başta göç olmak üzere çok çeşitli sıkıntılarla boğuşan ilimizde bırakın vekillerin yararlı bir çalışmasını kısır çekişmeler içine girerek Bartın’a daha çok zarar vermişlerdir. Bartın milletvekilleri ne kadar pembe tablolar çizmeye çalışsalar da merak etmesinler halk her şeyin farkındadır. Bartın’a ne verip vermediğinizi herkes yakından takip etmektedir. Bizler diyoruz ki; Kalkınan ve göç alan bir Bartın, yaşanabilir Türkiye, yeniden büyük Türkiye ve yeni bir dünya’nın kurulması özleminde olanlara sesleniyoruz; çare biziz, çare Saadet Partisidir”