Peygamber Efendimiz’den altın tavsiyeler

Abone Ol
Peygamber Efendimiz, bütün insanlığın hem bu hem de öte dünyada mutlu olmalarını istiyordu. Zaten onun dünyaya gönderiliş sebeplerinden birisi buydu. Öyleyse iki cihan saadetini kazanmak istiyorsak Efendimiz’in şu tavsiyelerine hep beraber kulak verelim.
 
Bir gün, bir adam Peygamber Efendimiz’in yanına gelerek, “Size dünya ve ahiretle alakalı soracak sorularım var.” der. Bunun üzerine Peygamberimiz o kimseye, “Ne istiyorsan sor.” buyururlar. Ardından o kişi ile Peygamber Efendimiz arasında bizim de pek çok dersler çıkarabileceğimiz şu diyalog yaşanır:
- İnsanların en zengini olmak istiyorum.
- Kanaatkâr olursan insanların en zengini olursun.
- İnsanların en hayırlısı olmak istiyorum.
- İnsanların en hayırlısı, insanlara faydalı olandır. Sen de insanlara faydalı ol.
- İnsanların en adaletlisi olmak istiyorum.
- Kendin için istediğini insanlar için de istersen insanların en adili olursun.
- İnsanlar içinde Allah’a en yakın, O’nun en has kullarından olmak istiyorum.
- Allah’ı çok zikredip anar ve hatırlarsan o zaman Allah’ın en has kulu olursun.
- Muhsinlerden, iyilik edenlerden olmak istiyorum.
- Allah’a, O’nu görüyor gibi ibadet et, her ne kadar sen O’nu görmesen de O seni görüyor.
- İmanımı kemale erdirmek istiyorum.
- Güzel ahlaklı olursan imanın kemale erer.
- Kıyamet günü nur içinde haşrolmak istiyorum.
- Hiç kimseye zulmetme, kıyamet günü nur içinde haşrolursun.

MERHAMETLİ OL!
- Rabb’imin bana merhamet etmesini istiyorum.
- Önce kendine ve insanlara merhamet et ki; Allah da sana merhamet etsin. 
- Günahlarımın azalmasını istiyorum.
- İstiğfar ederek günahlarının bağışlanması için Allah’a yalvarırsan günahların azalır.
- İnsanların en kerimi olmak istiyorum.
- Allah’a kullarını şikayet etmezsen insanların kerimi olursun.
- Rızkımın bol olmasını istiyorum.
- Temizliğe devam edersen rızkın bol olur.
- Allah ve Resulü tarafından sevilmek istiyorum.
- O zaman Allah ve Resulü’nün sevdiklerini sev, sevmediklerini de sevme.
- Allah’ın bana kızmasından kendimi korumak istiyorum.
- Kimseye kızmazsan Allah’ın gazabından ve kızmasından kurtulursun.
- Duamın kabul edilmesini istiyorum.
- Haramlardan sakınırsan duaların kabul olur.

KUSURLARI GÖRME
- Allah’ın beni başkalarının yanında rezil etmemesini istiyorum.
- Namusunu koruyup iffetli ol ki; insanlar yanında rezil olmayasın.
- Allah’ın ayıplarımı, kusurlarımı örtmesini istiyorum.
- Kardeşlerinin ayıplarını örtersen Allah da senin ayıplarını örter.
- Benim günahlarımı ne siler?
- Gözyaşların, hudûun (saygıyla Allah’a kulluğun) ve hastalıklar.
- Allah yanında hangi iyilik daha faziletlidir?
- Güzel ahlak, tevazu, belalara sabır ve kazaya rıza.
- Allah yanında en büyük günah hangisidir?
- Kötü ahlak ve Allah’ın emirlerine karşı gösterilen cimrilik.
- Rahman Allah’ın rahmetini ne coşturur?
- Gizliden gizliye sadaka vermek ve sıla-i rahim (akrabaları ziyaret ve görüp gözetmek).
- Cehennem ateşini ne söndürür?
- Oruç.
Efendimiz, alemlere rahmet olarak gönderilmiştir. O, elbette bizim hem dünya, hem de ahirette yüzümüzün gülmesini istiyordu. Bunun için çabalıyor, bizlere nasihatlerde bulunuyordu. Bize düşen onun söylemlerine kulak verip tavsiyelerini hayatımıza yansıtabilmektir.  
 
BİR DUA
Kötülüğün her çeşidinden Sana sığınırım
Allah’ım! Fayda vermeyen ilimden, ürpermeyen kalpten, doyumsuz benlikten, yaşarmayan gözden ve kabul olmayan duadan Sana sığınırız. Bizlere yol göster ve istikamet ver. Maddi-manevi her türlü sıkıntılarımızı gider. Hastalarımıza şifa, borçlularımıza eda, dertlilerimize deva ver ya Rabbi!

ALTIN ÖĞÜTLER
Yalan söylemekten kaçın!
Hz. Lokman’ın şu öğütleri de kulağımıza küpe olmalı:
Yalan söylemekten sakın! Çünkü yalan, dinini ifsat eder, insanların yanında mürüvvetini noksanlaştırır ve bu durumda da utanma duygun yok olur; değerin düşer, makam ve mevkiin elden gider; küçümsenirsin, konuştuğun zaman sözün dinlenmez, söylediğine itibar edilemez. Bu duruma düşüldüğünde de yaşamanın zevki kalmaz!
Şu bir gerçek ki, kim yalan söylerse, artık onun hayâ duygusu yok olur. Ahlakı bozuk olanın ise gam ve kederi bol olur. Büyük bir kayayı yerinden oynatıp kaldırmak, anlayışsız bir adama hak ve hakikati anlatmaktan daha kolaydır.

HADİS BAHÇESİ
Bir cenaze gördüğünüzde saygınızı gösterin
Sokaktan bir cenaze geçmektedir; Allah Rasûlü (sas) ayağa kalkar. Sahabe-i kiram ey Allah’ın Rasûlü o bir yahudi cenazesidir derler. Bunun üzerine Peygamber efendimiz (sas) şöyle buyurur: “Ölüm ani ve üzücü bir olaydır. Bir cenaze gördüğünüzde saygınızı gösterin, ayağa kalkın.” (Riyazü’s-Salihin, Erkam Yayınları)
Hadisin verdiği mesajlar
1. İnsanın dirisi de, ölüsü de saygıya layıktır. Çünkü insan, Allah’ın en büyük sanat eseridir. Saygısızlık insani bir davranış değildir.
2. Rahmet Peygamberi bize örnek oluyor. İnsanların acısını cenazeye gösterdiği saygıyla paylaşıyor.
3. İnsanın ölüsüne saygı buysa sizce dirisine saygımız nasıl olmalı!
 
BİR NÜKTE
Gıpta ve haset nedir?
Gıpta; bir insanın, başkasının mazhar olduğu nimetlerin yok olmasını temenni etmeden aynı nimetlerin kendisinde de olmasını istemesi; diğer insanların güzel sıfatlarına ve mazhariyetlerine imrenmesidir. Haset ise, bir kimsenin, başkalarının mazhariyetlerini çekemeyip, onlara nasip olan nimet ve faziletler karşısında hazımsızlık göstermesi, diğer insanlardaki nimetlerin ve iyi hallerin yok olmasını ve hepsinin kendine verilmesini arzu etmesidir.
 
BİR HATIRLATMA
Vefat eden anne ve babanız için de hayır yapabilirsiniz
Öncelikle şunu ifade delim ki, hayırlı bir evlat, anne ve babanın amel defterini açık tutacak önemli bir manevi kazanç kapısıdır. Okuduğu her sure, getirdiği her salavat ve ettiği her dua o niyet etmese de anne ve babasının amel defterine anında kaydedilir.
Evlatların üstlerinde bazı önemli vazifeler vardır. Bunlar, anne ve babalarının dine uygun vasiyetlerini yerine getirmek, namazlardan sonra dua edip sevaplarını onların rûhlarına hediye etmek, sevabı onlara olmak üzere oruç tutmak, hacca gitmek, kurban kesmek, varsa kalan borçlarını ödemek, kabirlerini ziyâret edip Kur’an-ı Kerim okumak, dostları ile görüşmek, Ramazan’da sevâbı onlara olmak üzere sadaka-i fıtır vermek, ana-babanın sevdiği yemeği yapıp, fakirlere dağıtıp rûhlarını şâd etmek.

ONLAR İÇİN DUA ET
Sahabeden Hz. Ebû Übeyd es-Saîdî bir gün, “Ey Allâh’ın Resûlü, anne ve babamın vefâtlarından sonra da onlara iyilik yapma imkânı var mı, ne ile onlara iyilik yapabilirim?” diye sormuştu. Bunun üzerine Sevgili Peygamberimiz, “Evet vardır. Onlara dua, onlar için Allâh’tan istiğfar (günahlarının affedilmesini) talep etmek, onlardan sonra vasiyetlerini yerine getirmek, anne ve babanın akrabalarına karşı da sılai rahmi îfa etmek, anne ve babanın dostlarına ikramda bulunmak” (Ebu Dâvud, Edep 12) cevabını vermiştir.